memduhyagmur @ gmail.com

Faruk Korkmaz kardeşimin Bilgeoğuz Yayınları tarafından çıkan romanı KOZGALIŞ, 15 temmuza giden yolu ve o gün yaşananları anlatan, canını kanını vermekten çekinmeyen serdengeçtilerin, Bozkurtların  bir destanıdır.

Kozgalış, Kafkasya’dan Doğu Türkistan’a kadar Türk Dünyâsının farklı yerlerde ‘Uyanış, Direniş, Kıyam, Diriliş, Kıpırdanma, Galeyan, Kargaşa’ gibi farklı anlamı olan, Karaçay-Malkar Türkçesine ait bir kelimedir. Tam da 15 Temmuz sinsi darbesine karşı Türk’ün vatanını korumak için canını ortaya koyduğu güne uyan bir tabir.

Kitabın arka kapak yazısında;

“Kutsalları mevzubahis olduğunda Türk Milleti için mensubiyetlerin hiçbir önemi yoktur. Mostar’dan, Kerkük’ten, İstanbul’dan, Van’dan gelerek Çanakkale’nin geçilmeyen mert topraklarında Şehit düşen Türk’ün kahraman balaları birlik, beraberlik ve kardeşliğin bu milletin mayası olduğunu, yan yana yattıkları mezarlarıyla Mühr-ü İlahi gibi Aziz Vatan’ın bağrına nakşetmişlerdir.
Aziz Türk Milleti, Kutlu Vatan’ın semaları Al Bayraksız, minareleri Ezan-ı Muhammedî’siz kalmasın, Türklüğe ve mazlum milletlerin namusuna el uzatılmasın diye zerre-i miskal tereddüde düşmeden ölümün üzerine yürümüş, Şehitlik ve Gazilik gibi her iki dünyada sahibini onurlandıran ve ancak iman ve cesaretle kazanılabilen müstesna mertebelere nail olabilmek için bedel olarak canını vermiş, kanını yurt toprağına katık etmiştir.
O şanlı ecdadın torunları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Malazgirt’ten Kurtuluş Savaşı’na uzanan şan ve şeref destanları üzerine bina edildiğinin farkında olarak bu kutlu mücadelelerin haklı gururunu yaşamakta ve vakti geldiğinde aynı serdengeçtiliği göstermekle mükellef olduğunu bilmektedir.
Çünkü Türk Evladı, tarih yazmış o isimsiz kahramanların gözü pek varisleridir. Bin yıldır Anadolu’yu işgal hayallerinden vazgeçmeyen emperyalist düşüncenin Haçlı Seferleri’nden Sevr plânlarına ve nihayet 15 Temmuz ihanet teşebbüsüne uzanan karanlık senaryolarına karşı Yahya Çavuş, Hasan Tahsin, Ömer Halisdemir ve Fethi Sekin gibi mağrur, cesur ve zeki olmak zorundadır. Bu, istisnasız her Türk için kutlu bir görevdir.
Aziz Şehitlerimiz ve Şanlı Gazilerimiz emin ve müsterih olsunlar ki kanlarıyla yoğurdukları bu topraklar son nefer, son nefes ve son damla kana kadar amansız bir şekilde müdafaa edilecek, bu yolda hiçbir engel tanınmayacak, son Türk can vermeden Ay Yıldızlı Al Bayrak yurt semalarından inmeyecektir.”

Faruk Korkmaz ile 1990’lı yıllardan, Erciyes Üniversitesi günlerinden bu yana devam eden bir dostluk… Erciyes Üniversiteli Bozkurtlardan birisüi olarak, vatan, millet, devlet, bayrak gibi kutsallarımız için, son nefer,son nefese kadar yemin eden bir arkadaşım. Sağ olsun kitabını çıktığı zaman imzalayıp göndermişti. Malatya Valiliği Protokol Müdürüyken Darbe günü yaşadıklarının da etkisini hissettirmiş. Kitap, o kadar sürükleyici ve heyecanlı ki, elime aldığım gün bitmişti. Kitap 15 Temmuz gecesi Özel Harakat Merkezinin bombalanması ile başlıyor. Oradaki kahramanlarımızın bombalarla şehit olmaları ve kalanların ise hainlerle mücadele için önemli noktalara gelip savaşmalarını görürüz. Ömer Halisdemir’in hain generali vurup şehit olması ve diğer kahramanlarımızın da aynı şekilde ölüme gitmesi, 21. Asrın Kürşadları adeta bir destan. Romanın baş kahramanı Umut Batur, Malatyalı, milliyetçi, devletçi bir yapıda, Türk’ün gözünü açmak için cesaretle yazılar yazarken, emperyalistler ve yerli uşakları FETÖ grubundan tehditlerde almaktadır. MİT uzaktan korumakta ve sevdiği dostu Yusuf’un kimliğinin açığa çıkması ve şehit edilmesi. Malatya’dan yakın bir dostunun oyunu ile akademisyen bir kadına gönül verir. Arkadaşının da, Seval’in de FETÖ oyununun parçası olduğunu, kaçırdıklarında anlarız.  15 Temmuz gecesi ise hainlere karşı Kozgaliş veren Türk, kadını erkeği ile Türkiye Cumhuriyeti’ni hain ellere teslim etmediklerini gözlerimiz dolarak okuruz.

   

Umut Batur’u okurken,  İstanbul Üniversitesi Basın Yayın teşkilatımızdan, Yunanistan Gümülcineli olan ve Batı Trakya Ülkü Ocakları Başkanı dediğimiz gazeteci Mustafa Cambaz kardeşim geldi. O da gözünü budaktan sakınmaz, yeri gelir silahını bırakmazdı. Darbe gecesi de köprüye ile gelenlerden birisi olup, helikopterden açılan ateşlerle şehit olmuştu Mustafam.

FETÖ’nün devleti ele geçirmek için yıllar boyunca nasıl sinsi mücadele verdikleri, Anadolunun zeki, saf ve masum çocuklarını evlerinde ve yurtlarında barındırırken nasıl beyinlerinin yıkanıp robot gibi emirlere itaat eder duruma getirildiklerini,  İbrahim şahsında anlatılmakta. Sorgulayan ve yanlışları söyleyenlerin hedef olduğu, katledildiklerini görüyoruz. 15 Temmuz günü aynı zamanda İbrahim’in  intikamı da özel harekatçı yeğeni tarafından alınır.

Türkiye’yi işgal etmek isteyen emperyalist devletlerin planı Atatürk ile 100 yıl sonraya atılmıştı. Bu arada boş durmayan, kendi çıkarlarına hizmet edecek cemaatler ve tarikatlar ile masum insanların din  duygusunu kullanarak, hizmet adı altında nasıl örgütlenip, devletin kılcal damarlarına kadar girdiklerini, kendilerini nasıl gizleyerek devletin en üst makamlarına geldiklerini ve zamanı gelince de patronlarının başlayın dedikleri gün darbe girişimini yaptıklarını gördük. 1980’de ABD nin Our Boys dediği 12 Eylül Cuntasının darbesi, 15 Temmuz da ise ne çocuğu olduklarını bilmeyenlerin darbe teşebbüsü. Türk Milleti birlik içinde bu darbe teşebbüsünü şehitler vererek atlattı.

Türk Milleti, Türkiye’de olduğu müddetçe üzerindeki oyunlar ve FETÖ ve benzeri oluşumlar hiç bitmeyecek. Din,mezhep, bölücülük veya başka yollarla Türkiye Cumhuriyeti yıpratılmak, Türk Milleti bölünmek istenecektir.

   

Türk evladı ise, Atatürk’ün çizdiği yolda, fikri ve vicdanı hür bireyler olarak, Türklük gurur ve şuuru ile dolu olduğu müddetçe, kahpe rüzgar ne yandan eserse essin İlini Töresini bozdurmayacaktır.

Bütün darbe şehitlerimizin ruhu şad olsun.

Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin…