memduhyagmur @ gmail.com

İKSAD Grubu gezi programı çerçevesinde on bir akademisyen arkadaş ile üç günlük Malatya programımız dolu dolu geçerken, gördüklerimiz de bizleri doğrudan bir şehrin nasıl kalkındığını ve ata mirasına nasıl sahip çıkıldığını gösterdi.

İktisadi Kalkınma ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ile birlikte kongreler hazırlayan başta Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi hocaları Prof. Dr. Mustafa TALAS olmak üzere, Doç. Dr. Lokman ZOR ve Öğr. Gör. Memduh YAĞMUR, Erciyes Üniversitesi ‘nden Türk Ocağı Kayseri Şube Başkanı Prof. Dr. Mustafa ÜNAL, Prof.Dr. Atabey KILIÇ, Prof Dr. Kasım KARAMAN, Prof. Dr. Fatih DUMAN ve Doç. Dr. İlkay ŞAHİN, Adıyaman Üniversitesi ‘nden Doç. Dr. Bekir Kocadaş, İKSAD Başkanı Dr. Mustafa Latif EMEK ve İKSAD Kongreler Baş Koordinatörü Atabek  MOVLYANOV’dan oluşan grubumuz 2-5 Eylül tarihlerinde Malatya’da gezi ve incelemelerde bulunduk.

Malatya Programını Prof. Dr. Mustafa TALAS ve gazeteci Rifat GÖKÇE birlikte hazırlamıştı. Umduğumuzdan çok güzel bir program oldu. Hatta vip gezi programı oldu diyebilirim. Malatya da ilk durak Büyükşehir Belediyesi oldu. Başkan Sayın Selahattin GÜRKAN ile çok güzel bir sohbet ortamı oldu ve hazırlanan yöresel yemekleri birlikte tatmak güzeldi. Vizyon sahibi, iş yapan ve şehir için çalışan Atatürkçü bir başkan Malatya için bir şans ve bu şansı da bütün Malatyalıların iyi değerlendirmesi gerekir.

Sonrasında Yeşilyurt Belediyesi Gedik Tesislerini gezdik. Oradaki Cezaevi Müzesi ve Türkmen Otağı çok güzel dizayn edilmiş idi ve balmumu heykeller ile adeta o zamanları bize yaşama imkanı verdi. Tekstil Müzesinde ise geçmişten gelen tekstil atelyeleri ve malzemeleri ile kültürü gelecek nesillere unutturmamayı, geleceğe de yatırım yapmayı ve yeni teknolojilere uyumu gösteriyor. 150 yıllık malzemeleri görmek bizi de şaşırtmadı diyemem. LCW başta bir çok tekstil fabrikasının orada olduğu da düşünülürse tekstil müzesinin kıymeti anlaşılır. Yine Çoban Müzesinde de gördüklerimiz ile geçmişe yolculuk yaptık.

Malatya gastronomisi için çok önemli olan Lezzet Sokağında ise Malatya lezzetlerini bulmak mümkün. Oradaki dükkanlar ve lezzetler ile başka bir dünya bizi bekliyordu. Kayısı çekirdeği unundan yapılmış bir kurabiyenin lezzeti kadar uzun süre bayatlamadığını öğrendik.

Yeşilyurt Belediye Başkanı Sayın Mehmet ÇINAR’ın bize rehberlik ederek Kahve Müzesini gezdirmesi ayrı bir güzellikti. Eski mekânları restore ederek müze haline getirilen konaklar, adeta geçmiş ile geleceği bir araya getirmiş gibiydi. Yüzlerce yıllık kahve takımları, fincanları ve diğer malzemeler ile kahve severleri büyülediğini söyleyebilirim. İKSAD’ın Ankara’da düşündüğü Uluslararası Kahve ve Çikolata Kongresini Yeşilyurt’ta ve belediye işbirliği ile düzenlemesi de müzeyi görünce kararlaştırılmış oldu. Akşam Belediye Başkanı Mehmet ÇINAR’ın davetlisi olarak verilen yemekte ise yine Malatya lezzetlerini gördük. Özellikle bizim yörelerde bilinmeyen kiraz yaprağı sarması (yöresel adıyla arvat küftesi) gibi lezzetleri herkes tatmalıdır diye düşünüyorum.

İkinci gün UNESCO dünya mirasına giren, halen kazı çalışmaları devam eden MÖ. 5000 ‘lere uzanan Arslantepe’de Hititler ve binlerce yıllık Anadolu tarihini gördük. Tarihin başlangıç noktalarından bir yeri, ilk şehir devleti olan, mühürler, iktisadi hayatın izleri, eski mezarlar ve 5000 yıllık dünyanın en eski kılıçları ile adeta tarih fışkıran bir yer Aslantepe. İl Kültür Müdrülüğü’nün Usta Rehberi Bülent KORKMAZ’ın anlatımıyla, adeta o günleri yeniden yaşamış olduk.

Battalgazi’de müze haline getirilen çok büyük güzel bir konak gördük. Adı Poyrazoğlu Konağı olan ve iki bölmeniin birisinde hala yaşamın devam ettiği bu müze görülmeye değer idi. Burada da Battalgazi Belediye Başkan Yardımcısı Sayın İsmet SARIGÜL bize eşlik etti. Bu konak, bize eski kültürün yaşatıldığı bir yer olarak eski evlerin tadını verdi. Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı ise bakımı yapılmış ve restore edilerek turizme kazandırılmış bir yapı idi. Gördüğüm hanlar ve kervansaraylar arasında en büyüğü bu kervansaraydır. Girişte semerci, demirci, terzi, kunduracı, yorgancı gibi eski mesleklere ait bölümler müze gibi yapılmış ve o zamanın malzemeleri balmumu heykeller ile canlandırılmıştı. Kayısıdan yapılan Atatürk portesi ise başka bir güzellik. Kervansaray’da Malatya’nın içecek markası Kayısı Kola gazozu ile çaylar Battalgazi Belediyesi’nin bize ikramları olarak Başkan Yardımcısı Sayın İsmet SARIGÜL tarafından sunuldu. 

Akçadağ’daki Levent Vadisi ise doğa harikası görülmeye değer bir yer olarak hafızamızda yer edindi. Belediyenin yaptığı tesisler ise o güzelliği görmek ve yaşamak isteyenlere imkan veriyor. Özellikle tesislerde yemek yerken 230 m yükseklikten cam üzerinde yürümek adrenalin yaşamak isteyenlere tavsiye ediyorum. Burada da Akçadağ Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Eyüp IŞIK ve Kültür Müdürü Sayın Zeki ÖZÇAKMAK ev sahipliğini Akçadağ’ın Meşhur Tescilli Ürünü Olan Kömbesini ikram ederek yaptı.

Darende Somuncubaba ise, doğal güzellikleri yanında inanç turizmi açısından önemli bir merkez olup ziyaretçi sayısı çok fazla olan bir yer idi. Darende’de bizi misafir eden Sayın Tacettin ÇAĞLAR Hocam’a çok teşekkür ediyorum. 

3. gün ise tarihi ve doğal güzellikleri ile büyüleyici Arapgir İlçesi ziyaretimiz vardı. Arapgir, Fethi GEMUHLUOĞLU’nu ve onlarca Osmanlı paşasını yetiştiren bir yer olması açısından da önem arz etmektedir. Millet Han’da Belediye Başkanı Sayın Haluk CÖMERTOĞLU ile saatlerce süren sohbetimizde çok şey öğrendik. Çepni Boyundan ve Emiroglu Sülalesinden olan, Danişmentgazi Ttorunu Başkan, Arapgirde yetişen bütün endemik bitkilerin coğrafi işaretini almış,özellikle mor reyhandan çay, şerbet ve bazı takviye gıdalar hazırlatarak satışa da sunmuştu. Başkan CÖMERTOĞLU, Kanseri buranın havası ve bitkilerden yapılan karışımlarla yendiğini ifade etti. Biyoloji Profesörü arkadaşımız olan Prof. Dr. Fatih DUMAN bile başkanın bu konudaki bilgisine hayran kaldığını ifade ediyordu. Uzun sohbetlerde kendi mamülleri ürünlerini tadarken yanında , güzel yemeklerini de tecrübe ettik. Arapgir Müze Ev, Kaşkaloglu Konağı, Emiroglu Konagı yaşayan tarih gibi düşünülmelidir. Danişmentgazi Müzesi ise Alparslandan başlayarak Anadoluyu vatan eden Alperenlerin farklı kabartma portreleri, yağlı boya resimleri ve tarihi eşyalar ile Sekçuklu dönemine bizi götürdü. Zaman sıkıntısından dolayı çoğu yeri de görememenin üzüntüsü bizde kaldı. Kasım ayında Arapgir’de tarih-kültür kongresi için söz aldık ve kalan yerleri o zamanlar göreceğiz artık.

Akşam ise Gazeteci ve Vuzlat TV Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Sayın Rifat GÖKÇE, Kerpiç Evler’de Malatya gastronomisinin Unesco için verdiği listedeki yemekleri de tanıttıkları bir toplantı organize etmişti. Toplantıda  İnonü Üniversitesi İletişim Fak.Dekanı Prof.Dr. Ahmet YATKIN, Coğrafya Bölüm Başkanı Prof.Dr. Zeki BOYRAZ ve Eğitim Fak. Öğr. Üyesi Doç.Dr. Bahadır KÖKSALAN hocalarımı da yıllar sonra görmek ayrı bir güzellik oldu. Nöstaljik bir yerde çok güzel bir organizasyon ile bir değerlendirme de yaptık. Geziye katılan arkadaşlarımız üç gün boyunca yaşadıklarını anlatmakla birlikte yapılması gerekenler konusunda fikirlerini söylediler.

Malatya’nın kendisini aştığı, vizyon sahibi belediye başkanları ile çok daha ileriye gidebileceğini, Malatyalı işadamlarının Türkiye ekonomisine yön verdiği tarih, kültür ve yemek konusunda daha çok bilinirlik olması gerektiği ve reklam konusunda eksik olduklarını, Arslantepe’nin Göbeklitepe kadar önemli bir yer olduğu ve tanıtıma ihtiyaç olduğu konusunda fikirler ifade edildi. Kanaatimce bu konuda Malatya’ya gönül veren herkesin yardımcı olması gerekmektedir.

Üç gün boyunca bizleri misafir eden ve ağırlayan başta Büyükşehir Belediye başkanımız Sayın Selahattin GÜRKAN, Yeşilyurt Belediye Başkanımız Sayın Mehmet ÇINAR, Arapgir Belediye Başkanmız Sayın Haluk CÖMERTOĞLU İle Battalgazi Belediyesine, Akçadağ Belediyesine teşekkür ediyorum. Bizleri Malatya da buluşturan Malatya sevdalısı sevgili Kardeşim Prof. Dr. Mustafa TALAS ve İKSAD Başkanı Dr. Mustafa Latif EMEK kardeşime de çok teşekkür ediyorum. Bu gezi bir başlangıç oldu ama devamı gelecek…