alifikret @ gmail.com

Herkesin şu an bulunduğu nokta; Kendi zirvesidir...

Ve herkes zirveye ulaşmak için yürüdüğü yolda karşılaştıklarını unutmaz, hatta hafızalarına kazır.

Ve bileceksin bu sözleri; “Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde çıkmamıştır”

“Hiç kimseye başarı altın tepside sunulmamıştır” “Hiç kimse dost kazığı yemeden, yoğrulmamıştır”
Zirvenin en zoru, şöhretin zirvesidir. Şöhrette, sanatta, sporda, siyasette ve bilimde çok daha acımasızdır…

Doğru bildiğin yolda azimle yürüyecek, lafa söze takılmayacaksın. Çünkü onların ne istediğini sen asla düz mantıkla çözemeyeceksin. Sesin soluğun, boyun posun, samimiyetin, duruşun, giyimin kuşamın vs vs

Seni çekememek için yeterince sebepleri vardır ve sen sebepler dahilin de yürümenin bu yolun olmazsa olmaz kuralları içinde olduğunu her zaman bileceksin…

Ve sen kendi dalında, kendi zirvende tırmandıkça seni eleştirenlerin sayısı artacak, arttıkça hızını kesmeden yol almaya devam edeceksin.

Ama değil Türkiye’nin Dünya’nın da şöhreti olsan; Zirveye çıkarken yanında olan insanları unutmayacaksın, Arkadaşların zaman içinde değişse de dostlarını çıktığın yerde yalnız bırakmayacaksın. Doğup büyüdüğün mahallene vakur girsen de, mağrur olmayacaksın.

Büyüklerine saygını, küçüklerine sevgini daha da arttıracak; bunu da “Bak ben ne kadar alçak gönüllüyüm” gibi bir alçaklıkla alçaltmayacaksın.

Nihayetinde fanisin, fani olduğunu, bir gün öleceğini asla aklından çıkarmayacaksın…

Arada bir şöhretlilerin mezarlarını dolaşacak,
İçinden de “Hepsi vazgeçilmezdi oysa diyeceksin”

Zamanında hiçbir bedel ödemeyen böyle kendince bir milliyetçilik taslayan veya devrimci geçinen nesil; Sosyal paylaşım sitelerinde klavye kahramanlığı yapmaktalar. Davaları ve bu konuları anlatırken sen neyin ne olduğunu bilmiyorsun; İhtilal öncesi belki doğmamıştın, hatta kısa donla bile gezmiyordun. Kalkıyorsun yaşın daha otuzlarda sanal dünyada siyaset dersi veriyorsun, bilmediğin halde dibine kadar siyasete bulaşmış hissediyorsun kendini.

Dünyadaki yaşanan acılara bak bir kere;

Ya! bir kere acının coğrafyası olur mu acının benden, sendeni olur mu? Acı ve gözyaşının rengi olur mu? Çocuklar, sevgili gençler, sevgili kardeşlerim bu kadar siyasileşmek size hiçbir şey kazandırmaz bunu bilin.

***************************************

En azından yaptığınız işe saygınız olsaydı bugünkü trafik kazaları olmazdı. Siyaseti doğru anlasaydınız bugünkü kavgalarınız olmazdı. İşte bu yüzden diyoruz ki milletimize, geleceğimize, gelin birilerine, bunu hatırlatalım.

İnanmadığın bir savaşı kazanamazsın, İnanmadığın bir ilişkiyi sürdüremez
İnanmadığın bir insanın arkasından yürüyemezsin…
İnanmadığın insanla arkadaşlık kurmazsın; Her şey inanmakla başlar…
İnanırsan yaparsın…

Dikkatli anlarsınız ve inanırsanız yapamayacağın işler için de böyle boşluğa düşmezsiniz

İNANIRSAN başına gelen hastalıkla mücadele eder;
Bırakamıyorum dediğin alkol uyuşturucu belasından sen de kurtulursun.
Oku tarihi; tüm başarıların altında
İnanmak yatar…

Sen kendi savaşına inanacaksın, Benden bir şey olmaz demeyeceksin…
Birini ya da bir şeyi öldürmeye inanırsan onu öldürürsün, Birini ya da bir şeyi yaşatmaya inanırsan onu da yaşatırsın
Çünkü; sende tüm kötülüklerin mayası var Kabil gibi
Çünkü; sende tüm iyiliklerin mayası var Habil gibi…
Ne demiştik; Her şey inanmakla başlar.

Bu siyasetin içerisinde biz darbe görmüş çocuklarız sizler daha darbe görmediniz ve Allah göstermesin. O günlerden bugünlere ne bedeller ödendiğini biz çok iyi biliyoruz, biz bedelleri iki bedende de büyük ödedik. Sizler daha bedel bile ödemediniz. Allah’ta ödetmesin; Bizim çocukluğumuz gitti, ilk gençlik yıllarımız gitti. 

Kendilerini yarın okudukları zaman yüzü kızaracak yazılar yazıyorlar. Twitter'dan takip ediyorum dün yazdıklarında; Çoğu siyasi, sanatçı, oyuncu, gazeteci bu gün yanlış olduğu bildikleri için yazdıklarını siliyorlar.

Bu işleri çözemezsiniz, bu işler içindekiler bile çözemiyor şuan…

Benim için bu ülkenin her bir karış toprağı önemlidir, her bir delikanlısı her bir genç kızı önemli, ihtiyarı - yaşlısı önemlidir Adam dediğin memleketine sevdalanacak kardeşim, aşık olacak.

 

Tarih boyunca sanırım üstüne en çok yazılan, en çok konuşulan, en çok tartışılan o tek hece, o çok şeyde Aşktır
Nedir ki bu insanın aklını başından alsın?

Nedir ki yemeden içmeden kessin?

Ferhat’a dağ deldirsin, Kays’ı çöle düşürüp adını Mecnun etsin?

Hangi duygu var ki bundan baskın gelsin? Yuva kursun, yuva yıksın, töreyi terk edip kendini dağlara vursun?
“Aşk seçkinlerin işidir” diyor Mevlana

Ahmet Yesevi de “Aşkı olmayanın dini olmaz” diyor…

Aşk olmasa şiir olmaz, türkü yakılmaz, beste yapılmaz, sanat olmaz, çıkarın edebiyattan aşkı geriye bir şey kalmaz.

İlahi aşktan beşeri aşka, yol alan şu alemde, aşkla yapılmayan ne var ki içi dolsun eğik dursun? Aşk öyle bir duygu yoğunluğudur ki içinde heves barındırmaz bir heves olarak başlamış ise de, herkesin bilip tam tarifini kimsenin yapamadığı ilahi bir güçtür kula Allah’tan verilen ….

Üstelik aşk sizin hayatta nasıl bir mevki sahibi ya da makamda oturduğunuzla da ilgilenmiyor. Siz vasıfsız bir işçi de olsanız Dünya’yı yöneten lider de olsanız aynı

O geliyor en olmadık yerde, en olmadık şekilde o malum okunu size saplıyor, sonra da

“Git şimdi ne halin varsa gör” diyor ….

Önümüzden bir ömür akıp gidiyor benim çocuğumun senin gençliğinin ömür gidiyor biz ne ile uğraşıyoruz bir düşünelim dostlar…