100 yıl önce işgal edilmiş , çökmüş , bitmiş bir imparatorluğun küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisiydi.

Kurucu irade kurmuştu.

Bu nedenle , yüklendiği misyon da, ayakta kalma mücadelesi de, cephede aldığı kurşunlar da çok ağır oldu.

Çok partili sisteme geçildiğinde de, sadece bir siyasi parti olamayacaktı.

Hem Cumhuriyete karşı olanların saldırdığı, hem muhalefet partilerinin demokrasi çerçevesinde mücadele ettiği bir parti, hem de kurucu iradenin mirasına sahip çıkmanın mücadelesini sürdürecekti..

Partiye gönül veren çoğunluğa göre, zaten CHP sadece bir siyasi parti değildi. Cumhuriyet’in de bekçisiydi. Bu nedenle ana görevleri arasında rejimi korumak da vardı. Bu nedenle de muhalefetteyken bile ruhen iktidar partisi olacaktı.

Bazılarına göre ise, Cumhuriyet’in bir bekçiye ihtiyacı yoktu. Türkiye’de yaşayan her birey zaten Cumhuriyet’in bekçisiydi. CHP kendine rol devşirip siyaseten rol çalıyordu. Haksız rekabet ve haksız güç elde ediyordu.

Bir nevi Türk demokrasisinin ‘eskimeyen-değişmeyen’ partisiydi….

Hep var olacaktı! Cumhuriyet gibi.

O nedenle de yıllar içinde hep en büyük hedefti. Bazen ele geçirilmesi gereken yer, bazen daimi iktidar(!), bazen bekçi, bazen asker, bazen de rejim düşmanlarının yok etmek üzere hedef tahtası…

Bazen de rejimi zorda bırakmak için din düşmanı bir parti ilan edenler olacaktı.

Bu nedenlerle bir çok kez halktan koptuğu ve halktan koparılmaya çalışılacaktı. En önemli ilkesi laikliği- dinle devlet işlerinin ayrılmasını, inanca göre pozitif ayrımcılığı ülke sınırlarında ortadan kaldıracak bu ilkeyi dinsizlikle eş değer bulanlar olacaktı. Ve İslam ile laikliğin barışık olduğunu zaman zaman anlatmakta zorluk yaşayacaktı.

Ama en güçsüz, en az oy aldığı zamanlarda bile gücü ve etkisinden bir şey kaybetmeyecekti.

Uzun yıllar muhalefet partisi olarak kalacaktı…

Ve Cumhuriyet’in 100. Yılındaki seçimlere 5 kala şimdi soru şu:

-Bu seçimde Türk halkı , 1923’ten 20023!e yine CHP diyecek mi?

-Yıllar sonra bunun için tüm muhalefeti aynı ‘masa’da buluşturan CHP ‘nin şansı ne?

-CHP’yi kimler temsil ediyor?

-Kadroları kim?

-Sağa mı, sola mı evrildi?

-Atatürk’ten uzaklaştı mı?

-Devleti yönetecek kadroları var mı?

-Her hafta bir CHP’li kurmaya tüm bunları soracağız.

Final: Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile!

İlk konuğumuz:

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu.

 

Biz sorduk, Kuşoğlu yanıtladı. Merakla bir solukta okunacak bir söyleşi çıktı.

İŞTE O RÖPORTAJ :

CHP KADROLARI (1)

BÜLENT KUŞOĞLU: TÜRKİYE İKTİDARA GELİYOR!

ADAYIMIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU!

RÖPORTAJDAN SATIR BAŞLARI:

-Biz sadece CHP değiliz!. Biz Saadet Partisiyiz, biz Deva Partisiyiz, biz Gelecek Partisiyiz, biz Demokrat Partiyiz , biz İyi Partiyiz , biz Türkiye’yiz. Türkiye iktidara geliyor . Yani, yeni Türkiye’nin anlayışı, siyaseti, sosyolojisi iktidara geliyor. CHP iktidarından bahsetmiyoruz sadece ; sosyolojik olarak Türkiye’nin iktidarından bahsediyoruz . Onun siyasete yansımasından bahsediyoruz. Bunu başarabildik, Kemal Kılıçdaroğlu başardı . CHP iktidara gelmeyecek . Yeni Türkiye toplumu sosyolojisi iktidara gelecek bu dönemde.

BU TOPLUMDA ARTIK ALEVİCİLİK DE İSLAMCILIK DA YAPILMAZ

Bu toplumda Alevicilik yapılmaz artık , İslamcılıkta yapılmaz. Bu toplumda bilmem necilikte yapılmaz. Toplum bunları aştı . Toplum farklı bir noktaya geldi . Dolayısıyla , hala seçilebilecek bir aday gerekir , Kemal bey alevi olduğu için seçilemez demek çok absürd.

KILIÇDAROĞLU ALEVİ SEÇİLMEZ DEMEK BU VATANA İHANETTİR

Sorulması gereken; devlet adamlığı var mı? Var. Birikimli mi ? Evet. Bilgili mi ? Evet . Tecrübeli mi? Evet . Güven duyulan bir insan mı ? Evet. Devlet adamı mı? Bu ülkenin adamı mı? Her şeyi tamam. Bizden biri . Eeee alevi ! Bunu söylemek , bu ülkeye ihanettir . Bu topluma ihanettir , bu millete ihanettir, Bunu aşamamamız durumunda, yarınımız olmaz ! Bunu aşmamız şarttır . Birlik beraberlik için, milli birlik beraberlik için, Türkiye’nin bu sorunsalı aşması şarttır . Burada olumsuz propaganda yapan, ülkeyi birbirine düşürmeye çalışanlar olursa, ülkeye ihanet ederler.

‘KILIÇDAROĞLU ALEVİ , ADAY OLMASIN’ DİYEN TÜRKİYE , DEMOKRASİDE YOL ALAMAZ

- Şimdi demokrasiye inanıyorsanız, bu ülkenin geleceği olmasına inanıyorsak, bu ülkenin geleceğine inanıyorsak, bu noktada nasıl 20 yıl önce bu devlet sürekli olarak Cumhuriyete karşı mücadele etmiş , Cumhuriyeti sürekli eleştirmiş, karşı olmuş iktidarı kabul etmişse; bugün bir alevinin de cumhurbaşkanı olmasını da kabul etmek zorunda . Bunu kabul etmeyen bir Türkiye, yani Alevi olması nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın diyen bir Türkiye, demokraside yol alamaz. Demokraside bir üst lige çıkamaz. O geçmişin kalıplarıyla kalır . Ülke huzur barış içerisinde bir ülke olamaz, yarınları olan bir ülke olamaz , bizim bunu aşmamız lazım.

HEPİMİZ DİNDARIZ, SOSYAL DEMOKRATIZ , ADALET ARIYORUZ, MİLLİYETÇİYİZ

Birimizde dindarlık fazladır, birimizde milliyetçilik fazladır, birimizde sosyal demokratlık fazladır , biz bir arada olmayı kabul ettik. Bu toplumun geldiği noktayı biz şu anda siyasete yansıtıyoruz . Kılıçdaroğlu’nun yaptığı en büyük başarı budur . Bu yeni bir siyasi bir şey de değil , toplumun geldiği noktayı biz siyasete yansıtmaya çalışıyoruz. Ama hala bunu kötü olarak alıp , toplumu birbirine düşman etmeye çalışan bir zihniyet var , bununla mücadele ediyoruz.

BAŞLARKEN….

Evet 7’den 70’e herkesin merak ettiği her şeyi biz sorduk. Bülent Kuşoğlu cevaladı. Biz de virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz.

Nuray Başaran- Çok kirik bir sürece girdik. Erken seçim var yok elbette tartışılır ama bundan sonra yapılacak hiçbir seçim ya da alınacak seçim kararı sayılmaz. Zamanında seçime de 11 ay var zira.

Millet ittifakının adayı da çok tartışmalı ama şu anda Kemal Bey daha çok yakın gibi görünüyor . Kazanma şansı da bana göre yüksek duruyor. Geçmiş yıllara göre en azından 1 yıl öncesine göre daha yüksek görünüyor.

Bu noktada da insanlar, CHP’nin yani 20 yıllık AK parti iktidarından sonra kadrolarını merak ediyor. CHP’deki değişim- dönüşüm de çok tartışılıyor . Sağa mı kaydı ? Sol’ dan uzaklaştı mı? Atatürk’ün ilkelerinden uzaklaştı mı ? Atatürkçüler tasfiye oldu mu? … gibi sorular var. Özetle; CHP kadrolarının kim olduğunu tüm Türkiye merak ediyor.

CHP denilince ilk akla gelen isimlerden birisiniz. Kamuoyu sizi ekonomi noktasında yaptığınız çıkışlar ile tanıyor. Bülent Kuşoğlu kimdir?

DEVLETİ EN İYİ TANIYANLARDAN BİRİYİM

Bülent Kuşoğlu- Tam bir cumhuriyet çocuğu. Ben bir devlet memurunun (Toprak Mahsulleri Ofisindeki bir küçük memurun) 3 çocuğundan biriyim. Anadolu’da tayinler ile gezerken büyüdüm . Anadolu’yu iyi bilen birisiyim. Daha sonrasında da Siyasal Bilimler Fakültesini bitiren , cumhuriyetin devlet adamı yetiştiren okulunu bitirerek Maliye Bakanlığına katıldım. Hesap uzmanlığı yaptım . Sonra milli savunma bakanlığında 2 yıl danışmanlık yaptım. 1 yıl yurt dışında bulundum. Devlet gönderdi . 1 yıl sonra da idarede görev yaptım. Özel sektörde görev yaptım. Daha sonrasında da siyasette yer aldım . 11 yıldır milletvekiliyim . Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim . Devleti en iyi tanıyanlardan birisi olduğumu düşünüyorum.

Nuray Başaran- O nedenle CHP içinden seçtiğim 10 kişiden birisiniz aslında. Aslında CHP ülkenin kurucu partisi ama son zamanlarda CHP’nin ülkeyi yönetebilip yönetemeyeceği sorgulanıyor. Ben de size soruyorum; bu soru neden soruluyor ve CHP ülkeyi yönetebilir mi? Son 20 yıldaki gelişimi, değişimi, bazılarına göre tahribatı nasıl buluyorsunuz ? Nasıl yöneteceksiniz , nasıl restore edeceksiniz?

Bülent Kuşoğlu- Öncelikle, ‘CHP bu ülkeyi yönetebilir mi ‘ diye birilerinin aklında bu soru varsa veya ‘bunlar gider de, bu ülkeyi kime bırakacağız, kimler yönetecek ?’ gibi bir soru varsa bunlar iktidarın yaydığı ve kullandığı bir kampanyanın ürünüdür derim. Ama madem soruluyor açıklayayım:

Ben bu millete güveniyorum. Bu millet, bu devlet, her zaman kendi içerisinden kadrolar üretmiştir, çıkarmıştır . Türkiye’de çok değerli kadrolar var. Her zaman da olmuştur. Bunların hepsi siyasete girmiyorlar, siyasete yansımıyor ama şuna inanmalıyız ; Türkiye’yi yönetecek kadrolar şu anda İngiltere’den, Amerika’dan, Kıta Avrupası’ndan çok daha şanslı bir şekilde Türkiye’de var .

AKP iktidar olduğu dönemden hatırlıyorum, devletle bağlantısı olan sivil bürokrasiyle bağlantısı olan asker bürokrasi ile bağlantısı olan veya akademik dünya ile ilgili bağlantısı olan çok az kadrosu vardı. Sayılı isimler vardı. Devlet tecrübesi çok azdı. Soru işaretleri vardı ama yürüttüler. Çünkü Türkiye’nin bir devlet tecrübesi var. Türkiye sadece , Türkiye Cumhuriyeti ile 100 yıllık bir ülke değil . Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadrolar, Osmanlı’dan gelen, Osmanlı’nın yetiştirdiği kadrolar, ondan önce bizim bir devlet tecrübemiz var. 2000 yıllık ! Bunun çok önemli olduğunu unutmamak lazım, hiçbir sorun olmayacak. Kronolojik olarak baktığımızda , hiçbir sorun olmaz . İkincisi Cumhuriyet Halk Partisi açısından baktığımızda da, Cumhuriyet Halk Partisi bu devleti kuran ve Cumhuriyeti kuran bir parti.

Nuray Başaran- Bu durum tezat değil mi ? Cumhuriyeti kuran partiyle ilgili bugün böyle bir algısı var. Bu duruma nasıl gelinmiş olabilir ?

Bülent Kuşoğlu- Dediğiniz gibi sonuçta bu bir algı, realite değil. Böyle bir algı yaratılıyor. Geçmişte de bütün iktidarlar buna benzer algılar kendilerinden sonraki dönemlerde için yaratmışlardır. Bizden sonra tufan olur, ülke yönetilemez,… böyle algılar hep oluşmuştur. Maalesef bu dönemde de öyle bir algı oluşturuluyor. Birazda bu iktidar döneminde yada mevcut iktidar döneminde avantajlı olan grupların korkması, çekinmesi ve tepki göstermesi için bu algı yaratılıyor. ‘ Bak biz gidersek, bunlar gelir. Bunlar sizi barındırmaz. ‘ o anlamda da bu söyleniyor. Bu hem ekonomik çıkarı olan gruplar için söylenen bir söz ama bu dönemde sadece ekonomik çıkarı olanlar için söylenen bir şey değil . Buna ilaveten sosyolojik bir yer edinmiş gruplar için de söyleniyor maalesef . Onları korkutmak amacıyla da bu söyleniyor. Etkilemek amacıyla da, dolayısıyla da, bu dönem daha fazla etkili bir şekilde kullanılıyor maalesef.

Nuray Başaran- Önümüzde 2 tane örnek var ; bir Özal dönemi, bir Ak Parti dönemi . Bu iki parti de koalisyon partisiydi. Özal’ın ‘4 Eğilim’i sloganlaşmıştı. Tayyip Erdoğan’nın partiyi kurarken her kesimden temsilci alması söz konusuydu. Acaba, CHP kurucu parti olduğu için ve kökleri çok eskiye dayandığı için Türk halkı bu eğilimleri zaman zaman partinin içinde hissedemedi ve göremedi mi ? Şu anda CHP neyi temsil ediyor

CHP TOPLUMUN DURUŞUNU TEMSİL EDİYOR

Bülent Kuşoğlu- Şu anda CHP modernizeyi temsil ediyor, CHP özellikle ilericiliği temsil ediyor, CHP normal Anadolu ailesini temsil ediyor, CHP milliyetçiliği temsil ediyor bana göre . Bir taraftan da CHP kentleşmeyi temsil ediyor . Sosyolojik olarak aldığımız zaman da , CHP Türkiye’nin toplumun duruşunu temsil ediyor.

Devlette devamlılık vardır . Devlet mekanizmasının çok iyi çalışması lazım. Devlet mekanizması dar anlamda da bakılabilir, geniş anlamda da bakılabilir. Demokrasilerde siyasi partiler, devlet mekanizmasının destekçileridir. Yani devleti geçici olarak devralırlar , devlet mekanizmasını çalıştırırlar.

Siyasi parti kadrolarına bu ve CHP’ye böyle baktığımız zaman , CHP geçmiş dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak belli bir yere kadar getirmiş, sonra çok partili rejime geçmesini sağlayan parti . CHP’nin o dönem, bir milli şefin olduğu parti olarak müsaadesi olmasaydı , en azından bu kadar rahat bir geçiş olamazdı. Bunu kabul etmek lazım. Bunu sağlayan bir parti CHP, öyle bir geleneği var. Ondan sonra da sürekli olarak muhalefette kalmış ama CHP buna rağmen , değişimi de sağlayabilmiş . dünyada bir sosyal demokrat eğilimin olduğu dönemde ortanın solu hareketini başlatmış. Dünyadaki eğilimi içselleştirmiş, bunu başarabilmiş bir parti. Kontrollü bir şekilde bunu yapabilmiş bir parti. Yani dünyadaki gelişmelere, eğilimlere uygun hareket edebilmiş , siyasi eğilimlere uygun hareket edebilmiş bir parti. Bu dönem ben sağ ve sol düşüncenin geçmişte olduğu gibi olduğunu düşünmüyorum , kabul etmiyorum. 80 öncesinde olan özellikle Doğu Avrupa’nın düşmesinden sonraki gelişmelere baktığımızda, çok daha farklı bir şekilde siyaseti irdelemememiz lazım . Eski klasik sağ- sol analizi ile bir yere varmak mümkün değil . Dolayısıyla bugün CHP ve Türk siyasetine o gözle bakmak çok çok yanlış olur.

CHP bu dönemde dünyadaki yeni eğilimleri de görüyor ve buna yönelik adımlar atıyor. Şu anda dünyada görüyorsunuz, küreselleşme karşısında yerelleşmeyi de korumaya çalışan bir yapı var .

Devletler, ülkeler, toplumlar kendi kimliklerini de muhafaza etmeye çalışıyorlar. Hem adapte olmaya çalışıyorlar, hem kimliklerini de muhafaza etmeye çalışıyorlar ve bu dönem dünyada hiç olmadığı kadar bir göçün olduğu ve olacağı bir dönem . Öyle bir döneme de giriyoruz. Toplumlar kendi birikimlerini de devam ettirmek istiyorlar . Milli birlik beraberliklerini, servetlerini , toplum yapılarını , kültürlerini, devam ettirmek istiyorlar . Onun için de bu göçlere karşı tepkileri var . Böyle bir dönemde milliyetçiliğin daha fazla pirim yaptığını görüyoruz. Kent milliyetçiliğinin daha fazla prim yaptığı bir dönemdeyiz . Mesela CHP bunu görmüş ve bu yönde adımlar atmış bir parti . Bunu sağcılık olarak nitelendirmek doğru değil . CHP sosyalleşmenin, toplumlara daha fazla -özellikle gelir dağılımında- dez avantajı olan kesimlere daha fazla yardım yapılmasının gerektiğini görmüş bir parti . Mesela bizim aile destekleri sigortası veya bunu bir vatandaşlık geliri olarak ta tanımlamak mümkün . Böyle bir görüşün sonucudur CHP devlet yapısının milletin kültürünün geleneklerinin devam etmesini, milli birlik beraberlik şuurunun devam etmesi gerektiğini gören bir kitlenin partisidir . Bunu da yine politikalarına yansıtıyor . Tüm bunları sağcılık olarak almak çok büyük yanlışlık olur. Bunlar sağcılık değil.

MİLLET KAVRAMI ATATÜRK VE CUMHURİYET İLE GELDİ

Cumhuriyet kurulduğu zaman, bir millet kavramı yoktu. Millet kavramı Cumhuriyet ile geldi . Atatürk ile beraber geldi . Türk vatandaşlığı tanımı yapıldı, ümmetçilikten biz ve çok uluslu bir yapıdan çok, milletli bir yapıdan ilk defa Türk vatandaşlığını kabul ederek üniter devlete geçtik . Bunun oturması zaman alacaktı . Bu zamanı da aşağı yukarı doldurduk . Türkiye bu konuda başarılıdır. Her şeye rağmen, bir Türk vatandaşlığı kavramı oluşmuştur ve Türkiye içerisindeki farklı etnisitelerden gelenler , Türk vatandaşlığını kabul etmiştir. Şimdi böyle bir yapıyı dışardan büyük göçlerle ki , 80 milyonluk bir nüfusun en az 8 milyon- 10 milyona yakını dışarıdan gelmiş kişi var. Sadece Suriyeli değil , Afganistan ve Afrika’dan gelenlere kadar tümünü dahil etmek lazım. Irak, İran yani yüzde 10’a yakını göçmen olan bir ülkedeyiz. Böyle bir ülkede , tabii ki milli birlik beraberlik, gelenek görenek, kültür , devlete bağımlılık, bu kavramlar ön planda olacaktır. Yani Cumhuriyete sahiplenmiş toplumun, bu konularda hassasiyet göstermesi , bunların da CHP seçmeni olmasında bir anormallik yoktur. Kendi değerlerine sahiptir. Bu yani hem dini değerleri , hem kültürel değerleri, hem milli manevi değerleri anlamında söylüyorum. Hepsine CHP kitlesi sahip . Efendim burada bazı eleştiriler yapılıyor , efendim sağa kayıyor , yok. Sağa kayma değil bu , dünyadaki gelişmeler yönünde…

CHP HİÇ BİR YERE KAYMIYOR

 

Nuray Başaran- Niye öyle oluyor altı oktan bir tanesi milliyetçilik aslında

Bülent Kuşoğlu- Kesinlikle milliyetçiliktir, milliyetçilik kavramı da…

Nuray Başaran- Sözünüzü kestim ama Milliyetçilik denince, bizde sağ seçmen ya da sağ görüş algılandığı için mi böyle algılar oluşuyor?

Bülent Kuşoğlu- Kesinlikle, evet herkesin farkında olması lazım. Bunun, milliyetçilik ve Türk vatandaşlığına sahip çıkma anlamında, en önemli değerimiz bu . Bugün kentli bir toplum var . Hızla kentleşen bir toplum var. Kentli olmayı hedeflemiş bir toplum var ve bu toplumun milliyetçiliği, ekonomik milliyetçiliktir. Kültürel milliyetçiliktir, etnik değildir. Şu anda öyle bir tehlike de söz konusu değil . Türk milliyetçiliği açısından hiçbir etnisiteyle sorunu olan milliyetçilik türü değil . CHP’nin milliyetçiliği de öyle değil, dolayısıyla milliyetçiliği kötü anlamda kullanmak çok büyük bir yanlışlıktır. Bu partinin sağa kaydı sola kaydı diye nitelendirilmesi de çok büyük bir yanlışlıktır . Bazı konularda da geçmişten gelen bazı yanlış algılar var. Mesela iş dünyasında olan bakışıyla ilgili olarak . Hayır biz iş dünyasına, özellikle kendi iş dünyamıza, burjuvamıza , sanayicimize, ticaret erbabımıza hiçbir şekilde yamuk bakmıyoruz bakamayız.

İŞ DÜNYAMIZA YAMUK BAKMIYORUZ

Nuray Başaran- Ayrıca soracaktım ama 2 şeye mesafeli görünüyordu geçmişte CHP: 1- iş dünyası, 2- din. Laiksizim ve İslamiyet’in barışması ve sizin iş dünyasıyla barışınız oldu mu? Olacak mı?

Bülent Kuşoğlu- İş dünyası ile ilgili şöyle; bu dünyadaki ortanın solunu benimsemiş bir hareket olarak sermaye düşmanı gibi gösterildi . Ancak şu anda böyle bir şeyin olması mümkün değil . O dönemleri soğuk savaş dönemlerini atlattık. Zaten geçti onlar. Şu anda çok daha farklı bir dünya var yani bir plorüter sınıftan bahsetmek mümkün değil görüyorsunuz, çok daha farklı bir şey var. Endüstrileşme var . Sonucunda bilgi toplumunun geldiği yer itibariyle baktığımız zaman , bilginin öne çıktığını , yani zenginlerin de bilgiye sahip olma ve dataya sahip olma peşinde koştuğunu görüyoruz. Yani sadece bunu sermaye ile yapmak mümkün değil, sadece sermaye ile işçi sınıfının savaşı değil . Yani konu çok daha farklı noktalara geldi, küreselleşmenin sonucu farklı noktalara doğru gidiyor . Bunu algılayamazsak, dünyadaki gelişmeleri göremezsek, çok yanlı işler yaparız. Bu soğuk savaş döneminden kalma bir algı ve çok büyük bir yanlış . Ben CHP’nin sermaye düşmanı olduğunu asla düşünmüyorum. Olmaması gerekir ve yok. İçeriden gördüğüm, tespit ettiğim durumda bu. Onun haricinde, din ile ilgili olarak- laikliğin o zaman ilk defa kuruluşta laik bir cumhuriyet kuruldu- aslında Osmanlıda da fiili olarak benzer bir laiklik olduğu halde bu laiksizim daha farklı halde algılandı , sertleşti. Bir Fransız laiksizmi gibi, sekülerizmi gibi daha sert anlamda anlayanlar oldu. Buna tepki gösterenler oldu, oradan bir şey yaratıldı ama bugün durum farklı.

Nuray Başaran- Acaba CHP kadrolarında azınlıkların daha fazla yer alması ve onların varlığından dolayı İslam ile Laiksizm arasındaki makas mı açıldı? Bu görüşte olanlar da var. Ne dersiniz?

Bülent Kuşoğlu- Hayır , azınlıkların CHP içerisinde yer alması çok olmadı . Mesela AKP içerisinde daha fazla azınlıklar var . iİk defa kendi kimlikleri ile yer alanlar oldu. CHP o anlamda ilk değil. Geçmişteki olayların gelişimi sonucu böyle bir durum ortaya çıktı ve bu CHP’ye mal edildi . Öyle düşünüyorum, yeni bir Cumhuriyet kuruyorsunuz ve ilkelerden bir tanesi laik olmak ve laikliği de aşırı bir şekilde, bazı anlamlarda çok radikal bir şekilde anlıyorsunuz, kullanıyorsunuz . Buna karşı da yine radikal tepkiler oluşuyor. Bugün geldiğimiz noktada, Cumhuriyetin çok büyük bir faziletidir . 80 yıl sonra kurtuluş mücadelesi ve kuruluş mücadelesine katılmayan zihniyet temsilcileri, bakın kurtuluş ve kuruluş mücadelesini muhafazakarlar yaptı. Dindar insanlardı . Bunların hepsi İnönü de dahil olmak üzere dindarları falan kastetmiyorum, bunları istismar edenler olduğu için bunları parantez içinde söylüyorum ancak o zihniyetin kurtuluş ve kuruluş mücadelesine katılmayan zihniyet 80 yıl sonra zihniyet olarak iktidar oldu. Bu cumhuriyetin çok büyük bir faziletidir. Kendisine karşı olan sürekli muhalefet etmiş siyasi zihniyeti iktidar yaptı. Ancak bu bize göre olumlu şeyler getirecek, yani laiklik ile ilgili normalleşme getirecekti , din toplumsal konular merkezin dışında kalmış , devleti benimseyememiş kitlelerin içeri alınması , devleti benimsemesi tüm bunları sağlayacaktı ve sağladı. Ancak bundan yararlanan bir kişi, yani işin başında olan Recep Tayyip Erdoğan bu konuyu istismar etti . Kendisinin devlet olması bir anlamda yüceleştirilmesi, devletteki devamlılığını sağlamak için devleti ele geçirmek için kullandı .

Bu düşünceleri bugün geldiğimiz noktada , maalesef tek adam durumu var . Tek adamın vesayeti söz konusu . Bütün devlet aygıtı içerisinde büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. Şimdi cumhuriyetin bundan kurtulması, demokrasimizin bundan kurtulması , Türkiye’nin normalleşmesi olacaktır.Bundan kurtulmak, sadece seçimle normal koşullarda olduğu zaman Türkiye bunu başarabildiği zaman, demokrasi bir üst lige çıkmış olacaktır.

TÜRKİYE HEM TÜRK DEVLETLERİ, HEM DE İSLAM COĞRAFYASI İLE LİDER ÜLKE OLACAK

Ben Türkiye’nin önünün açılacağını düşünüyorum . Dünyanın geldiği nokta itibarıyla ileriye baktığımız zaman ve geçmişte yaşadığımız o laiklik meselesi ile ilgili tartışmalar sağ sol meselesi ile ilgili tartışmaları aşmış bir Türkiye var. Kentleşmiş olan bir Türkiye var ve dünyadaki değerlerine de iyi adapte etmiş teknolojiye karşı yine adaptasyonu çok yüksek bir Türkiye var , genç bir nüfusumuz var. Türkiye’nin ben bir lig üste çıkacağını ve- yeni bir dünya düzeni de oluşuyor şu anda- hem bu anlamda Türki cumhuriyetleri ile, hem de İslam coğrafyasıyla çok daha iyi ilişkiler kuracağını, bir lider ülke olacağını düşünüyorum.

Nuray Başaran- Bir başka algı da , CHP’nin Atatürk’ten uzaklaştığı. CHP Atatürk’ten uzaklaştı mı?

GARDROP VE HEYKEL ATATRÜKÇÜLÜĞÜNDEN UZAKLAŞTIK

Bülent Kuşoğlu- Gardırop Atatürkçülüğünden , heykel Atatürkçülüğünden uzaklaşıyoruz, gerçek bir Atatürkçüyüz. Atatürk’ün ne olduğunu iyi anlamak lazım . Atatürk ile ilgili hiçbir kitap okumamış , Atatürk’ün ne yapmak istediğini , ne yaptığını görmeyen ve bilmeyen bir kitle de var maalesef. Ancak ben her şeye rağmen , özellikle geçmişteki son 10 yılda -15 yılda bize yönelik yapılan- CHP’ye yönelik yapılan- eleştirilere bir bakın nereden nereye geldik. CHP’nin Atatürk’e nasıl sahip çıktığını , doğru yol uyguladığını da göreceğiz aslında . Bu dönem Atatürkçülüğün en iyi anlaşıldığı dönem oldu . Atatürkçülerin de en fazla olduğu dönem oldu . Bugün Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü reddeden kesimler bile Atatürkçü oldular Atatürkçülük şu anda toplumda en büyük oranda benimsenen bir düşüncedir. Siyasi düşüncedir, en azından en güçlü şeydir.

ATATÜRK GÖNLÜMÜZDE AKLIMIZDA HEDEFLERİMİZDE

Nuray Başaran-Maltepe mitinginde Atatürk resmine rastlanılmaması çok büyük bir eleştiri konusu oldu.BU CHP’nin Atatrük’e yeni bakışı mı?

Bülent Kuşoğlu- O miting çok hızlı bir şekilde hazırlandı . Ben organizasyon komitesinde yoktum ama o süratli hazırlanma . Biliyorsunuz hangi şartlarda hazırlandığını . Bursa’da yapılacaktı , birden oraya alındı. Çok hızlı yapıldığı için bazı eksiklikler olabilir ama Atatürk’ün resminin olmaması, gönlümüzdeki Atatürk’ü görmelerini engellemez . Görmeleri lazım. Yani Atatürk’ün resmini koymak oraya Atatürkçülük değil sadece. Tabi ki olmalıydı, bende katılıyorum . Olsun ama, olmaması gönlümüzdeki Atatürk’ü görmelerine engel değil. Önemli olan gönlümüzde aklımızda düşüncemizde olabilmesidir.

Nuray Başaran- Gün geçtikçe CHP kadrolarında , hatta bu genel merkezde bile heyecanın arttığını görüyorum. Genel merkez binasına girdiğimde de bunu fark ettim. Uzun bir süredir gelmiyordum genel merkeze. Bu heyecan görünen o ki iktidara yaklaştığını gösteriyor. Ancak iktidar da kendine göre tedbirler alıyor.

Bülent Kuşoğlu- Zamanı gelmiş bir düşüncenin karşısında durmak mümkün değil.

Nuray Başaran- Peki CHP iktidara gelmeye hazır mı? Ne kadar hazır ? Son zamanlarda gündemi de belirleyen bir parti olduğu için, biraz daha bunun yakınlaştığını gösteriyor ama nasıl yöneteceksiniz? Hangi kadrolarla ? Ne gibi projeleriniz var? Gerçi seçime daha çok var ama şimdi iki ittifak arasında birbiriyle salvolar olarak siyaset ilerliyor gördüğüm kadarıyla. Elbette AKP iktidarı 20 yıldır projelerini zaten yaptı ve halk onları biliyor, ne yaptıklarını yada ne yapmadıklarını… Ama CHP uzun zamandır iktidarda olmadığı için bilinmeyen olarak görülüyor. Projeleriniz hazır mı, kadrolarınız hazır mı?

AK PARTİ İÇİN UZATMALAR BİLE BİTTİ

Bülent Kuşoğlu- O konuda da şuna da bakmak lazım ; AKP biraz önce söylediğim gibi devletin merkezin dışında kalan bir siyasi görüş olarak geldi , görevini yaptı , sürecini tamamladı ve gitmek üzere. Ve gidecek. Aslında uzatmaları bile oynadı. Şimdi daha farklı bir dünya var . Biz bu dünyayı temsil ederek geliyoruz. Bakın CHP , tek başına iktidar olmuyor, halkla beraber, milletle beraber ve onun değerleri ile beraber iktidar oluyor. Türkiye de hiç olmayan bir şey oldu; bugün Saadet Partisi gibi bir milli görüşten gelen Cumhuriyete karşı diye lanse edilen bir parti bizimle beraber , beraberiz onlarla.

Nuray Başaran- Cumhuriyete karşı?

Bülent Kuşoğlu- Evet, Geçmişte öyle algı oluşturulmuştu. Cumhuriyete muhalefet etmiş, kuruluştan itibaren bir zihniyet partisiydi algısı ama birlikteyiz . Bu demokrasiyi benimsediklerini gösteriyor.

Nuray Başaran- Siz Cumhuriyete karşı olduklarını düşünüyor musunuz?

Bülent Kuşoğlu- Hayır düşünmüyoruz. Zihniyet olarak ve yaratılan algısı anlamında geçmişten gelen durumdan bahsediyorum ama bugün beraberiz, biriz. Birlikteyiz, iktidar olmak için , demokrasi için.

Şimdi Saadet Partisi ile Gelecek Partisi ile Deva partisi ile AKP’nin ne farkı var? Aynı kökten geliyorlar değil mi ? Benzer kişilikler var ama bu 3 parti demokrasiyi benimsemiş partiler. Farkı o .

AKP ve Tayyip Erdoğan zihniyeti, demokrasiyi benimsemiş bir parti değil artık. Gerçeği gören , zamanı yakalayan bir parti değil. Zamanın dışında kalmış, gelişmelerin dışında kalmış bir parti , iktidarda kalmak için her şeyi zorlayan , hukukun adaletin, ahlakın dışına çıkmayı tercih eden bir parti şu anda. Öyleler ama Gelecek Partisi , Deva Partisi , Saadet Partisi aynı kökten gelmelerine rağmen, demokrasiyi benimsemiş partiler. Dünyayı , gelişmeleri kabul etmiş partiler bunlar ve birlikte hareket ediyoruz. Demokrat Parti , İyi parti ile beraber biz 6 parti olarak, - bakın bunlar çok farklı zihniyetler -milliyetçi kökten gelen bir İyi parti var , merkez sağdan gelen bir parti var mücadele ettiğimiz.

Nuray Başaran- İktidar olmanız halinde, o partilerdeki kadroları da kullanacak mısınız?

CHP İKTİDARI, TÜRKİYE’NİN VE HALKIN İKTİDARI OLACAK

Bülent Kuşoğlu- Kullanacağız tabi. Yani bu sadece CHP’nin iktidarı olmayacak. Bu Türkiye’nin iktidarı olacak, halkın iktidarı olacak. Demokrasi bu zaten. Halkın iktidarıysa halkın özellikleri bunlar. Bunlarla beraber , biz iktidar olacağız. Dolayısıyla burada kimseye karşıtlık söz konusu olmayacak. Sağ -sol anlamında , dindar -laik anlamında bir karşıtlık yok. Herkesin hakkını, hukukunu aradığı , arayabildiği, adaletin olduğu, hukukun olduğu bir topluluk olacak. Türkiye’nin özelliği de bu . Geçmişten gelen bu düşmanlıkları hala devam ettiren bir zihniyet var , bir lider var ama tüm bunlar kalmadı. Gerçekten Türkiye’de artık tüm bunları unuttuk . Biz yeni bir dünya var , yeni bir Türkiye var, hala kafası geçmişte kalan insanlar var , aklı - algısı bunları göremeyen insanlar var . Yeni bir Türkiye var, yeni siyaset bu. Biz Saadet partililer değişsin demiyoruz ki , biz bu olsun demiyoruz , İyi partililer de değişsin , bizim gibi olsun ya da diğer partiler onlar da bizden değişmemizi istemiyorlar. Biz bir arada olmayı, siyaset yapmayı kabul etmişiz . E kadar güzel bu .

ALTILI MASA DEDİKLERİ HALKIN BİRLİKTELİĞİ

Türkiye’nin geldiği açı çok güzel, birliktelik. Bu örnek, bu dünyada özellikle Ortadoğu’ da işte Atatürk Cumhuriyeti’ nin başardığı bu . Bunu görmeli insanlar. Altılı masa dedikleri , halkın birlikteliği. eğer halkın birlikteliği olmazsa, oradaki partilerin temsil ettiği sosyolojik tabanlar bir arada olmayı kabul etmezse, bu birliktelik olamazdı . Mümkün değildi . Yani o sosyolojik tabanlar; dindarı, milliyetçisi, sosyal demokratı, o köklerden gelenler , merkez sağ, hepsi bir arada olmayı içlerine sindirebildikleri için bu altılı masa var. Bu aslında Türkiye’nin sosyolojik olarak geldiği yerdir. Siyasetin geldiği yer değil öncelikle sosyolojinin geldiği yer, toplumun geldiği yerdir.

Nuray Başaran- Bir ayrışmadan çok ,birleşmeden söz ediyoruz.

BİZ BİRLİKTELİĞİ İKTİDAR KUTUPLAŞMAYI SEÇTİ

BİRBİRİMİZE DÜŞMAN OLMAYACAĞIZ!

Bülent Kuşoğlu- Bir anlayıştan söz ediyorum ; daha demokrat olduk. Birbirimizi benimsemeye başladık ama mevcut iktidar hala kutuplaşmayla , düşmanı kendi içimizde aratmaya çalışıyor. Olmayacağız , birbirimize düşman düşman olmak istemiyoruz . Benim dindarla bir sorunum yok . Milliyetinin dindarla bir sorunu yok . Sosyal demokratın, dindar ile bir sorunu yok. Biz hepimiz dindarız, sosyal demokratız , adalet arıyoruz , milliyetçiyiz tüm özellikler var. Birimizde dindarlık fazladır, birimizde milliyetçilik fazladır, birimizde sosyal demokratlık fazladır , biz bir arada olmayı kabul ettik. Bu toplumun geldiği noktayı biz şu anda siyasete yansıtıyoruz . Kılıçdaroğlu’nun yaptığı en büyük başarı budur . Bu yeni bir siyasi bir şey de değil , toplumun geldiği noktayı biz siyasete yansıtmaya çalışıyoruz. Ama hala bunu kötü olarak alıp , toplumu birbirine düşman etmeye çalışan bir zihniyet var , bununla mücadele ediyoruz.

Nuray Başaran- Tamda bu noktada her ne kadar aday ilan edilmese de en güçlü adaylardan bir tanesi Kemal Bey olarak tartışılıyor . Bu tartışmaların içinde Kemal Bey’in alevi olmasının adaylık noktasında dezavantaj olduğunu söyleyen taraflar da var. Bu noktada ne düşünüyorsunuz? Gelinen noktada böyle bir sorun görüyor musunuz?

‘KILIÇDAROĞLU ALEVİ , ADAY OLMASIN! DİYEN TÜRKİYE , DEMOKRASİDE YOL ALAMAZ

Bülent Kuşoğlu- Şimdi demokrasiye inanıyorsanız, bu ülkenin geleceği olmasına inanıyorsak, bu ülkenin geleceğine inanıyorsak, bu noktada nasıl 20 yıl önce bu devlet sürekli olarak Cumhuriyete karşı mücadele etmiş , Cumhuriyeti sürekli eleştirmiş, karşı olmuş iktidarı kabul etmişse; bugün bir alevinin de cumhurbaşkanı olmasını da kabul etmek zorunda . Bunu kabul etmeyen bir Türkiye, yani Alevi olması nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın diyen bir Türkiye, demokraside yol alamaz. Demokraside bir üst lige çıkamaz. O geçmişin kalıplarıyla kalır . Ülke huzur barış içerisinde bir ülke olamaz, yarınları olan bir ülke olamaz , bizim bunu aşmamız lazım.

Nuray Başaran- Dediklerinize katılıyorum , şöyle sorayım; Alevilik Kemal Bey’in dezavantajı mıdır?

BU TOPLUMDA ARTIK ALEVİCİLİK DE İSLAMCILIK DA YAPILMAZ

Bülent Kuşoğlu- Şu anda o söyleniyor. Ama ben dezavantaj olduğunu düşünmüyorum çünkü çok iyi tanıyorum . Alevicilik yapan birisi değil . Bu toplumda Alevicilik yapılmaz artık , İslamcılıkta yapılmaz. Bu toplumda bilmem necilikte yapılmaz. Toplum bunları aştı . Toplum farklı bir noktaya geldi . Dolayısıyla , hala seçilebilecek bir aday gerekir , Kemal bey alevi olduğu için seçilemez demek çok absürd. Sorulması gereken; devlet adamlığı var mı? Var. Birikimli mi ? Evet. Bilgili mi ? Evet . Tecrübeli mi? Evet . Güven duyulan bir insan mı ? Evet. Devlet adamı mı? Bu ülkenin adamı mı? Her şeyi tamam. Bizden biri . Eeee alevi ! Bunu söylemek , bu ülkeye ihanettir . Bu topluma ihanettir , bu millete ihanettir, Bunu aşamamamız durumunda, yarınımız olmaz ! Bunu aşmamız şarttır . Birlik beraberlik için, milli birlik beraberlik için, Türkiye’nin bu sorunsalı aşması şarttır . Burada olumsuz propaganda yapan, ülkeyi birbirine düşürmeye çalışanlar olursa, ülkeye ihanet ederler.

Nuray Başaran- En geç 23 Haziran’a kadar yapılması gereken bir seçimle karşı karşıyayız. Seçimin yapıldığı ertesi gün iktidara geldiniz, hangi değişiklikler ile işe başlayacaksınız? Plan- proje her şeyiniz hazır mı? Yönetecek kadrolarınız belli mi ? Bunlar CHP içerisinde konuşuluyor mu?

TÜRKİYE’NİN KADROLARI CHP’NİN KADROLARIRDIR

Bülent Kuşoğlu- Şimdi şöyle, eskisi gibi düşünülmesin . CHP’li kadrolar şunlar, CHP’li kadrolar olarak bakılmasın. Biz iktidara hazırız Türkiye’nin kadroları , CHP’nin kadrolarıdır . Türkiye’nin yetişmiş insan gücü, Türkiye’nin kadrolarıdır. Türkiye’de bu insan gücü var. Dünyayı çok iyi bilen, tanıyan, dünyanın her yerinde iş yapan, şu anda bir yığın Türk var . Gençlerimiz yurtdışında çalışıyor, çok büyük firmalarda çalışıyor, çok inovatif kişiler , gençlerimiz, biz bunları sadece devlet yönetiminde değerlendireceğiz . Böyle bir yapı ortaya çıkacak ve bu yapıya da biz hazırız . Artık sadece liberal düşünce ile; şu geçmişte söylendi yakın geçmişe kadar söylendi , devlet hiçbir şeye karışmasın, her şey özel sektörde yapılsın, yok artık. Yeni bir dünya var. Devlet bu yeni dünyada , özellikle teknolojik konularda yatırımcı destekleyici olmak zorunda. Devlet öncü olmak zorunda . Biz bu anlamda; sağlıkta, eğitimde, yüksek teknoloji alanında ve tarımda, devletin yatırımcı olmasını destekleyici olmasını, özel sektöre , topluma yol göstermesi olduğuna inanıyoruz. Bu yönde yatırımlarımız projelerimiz hazır. Bu iktidarın yaptığı tek şey, ülkede borçla inşaat yatırımları yapmak, bu istihdam yaratmadı . Recep Tayyip Erdoğan’ın kamu adına açtığı devlet fabrikası olarak açtığı tek bir fabrika yok. Bir devlet yatırım yapmaz mı? Fabrika açmaz mı? Tek bir fabrika yok . Recep Tayyip Erdoğan sadece özel sektöre devretmiş.

Dünyada teknolojinin bu kadar hızlı değiştiği bir dönemde , özel sektöre Türk özel sektörüne böyle bir ağır yük verilebilir mi? Bu Amerikan özel sektörü tarafından bile yapılamıyor. Çin bile bunu yapamıyor. Amerikan Devleti ve Çin Devleti teknolojide yönü belirlemeye çalışıyor . Çok büyük haksızlık yapılmaması lazım. Devletin yatırımcı olarak farklı bir fonksiyonla işin içine girmesi lazım . Günümüzde değişen dünya , değişen dünya dengeleri içerisinde devletin fonksiyonu da, ekonomik fonksiyonu da çok farklılaşmıştır. Bunu göremediler biz bunun CHP olarak farkındayız devleti Türkiye’nin önünü açacak yapılan yatırımlar konusunda sıkıntıya sokmayacak , yapılan yatırımlarda öncülüğü getirecek konuma getireceğiz. Devletin önemli fonksiyonları var. Bunlar unutuldu. Devlet tabii ki yargı, yürütme, yasama ama adaleti sağlar , insanların barış içerisinde huzur içerisinde yaşamasını sağlar , iyi eğitim almalarını sağlar, güvenlik sağlar , vatandaşına bugün Türkiye’deki devlet bu konuda ayrımcılık yapıyor ve mümkün olduğunca huzursuzluk yaratıyor.

Nuray Başaran- Bülent Kuşoğlu denilince akla ekonomi geliyor. Malum Türkiye’de ekonomik sıkıntılar ve vatandaşın tenceresine , mutfağına yansıyan büyük sıkıntılar var. Ama ben bugün daha farklı bir şey sormak istiyorum ; devleti yönetme noktasındaki ilk yapacağınız icraatlar ne olacak ? Yada devleti tekrar restore etme noktasında hazırlıklarınız var mı? Ki bu hem ekonomiyi hem yargı ve adaleti hem de yarınlar noktasındaki umudu da belirleyen unsurları kapsıyor.

Bülent Kuşoğlu- Evet sizin sorunuz çok önemli ve cevabı da bir miktar verdiniz. Şimdi Türkiye’de devletin en önemli fonksiyonu adalettir, aslında güven vermektir. Yani sonuçta milletlerin devleti olur , devletin milleti olmaz. Devlet vatandaşı için vardır , halkı için vardır. milleti için vardır şimdi Türk devletinin şöyle bir özelliği oldu bu önemde şimdi devletinizden Korkuyorsunuz, servetiniz varsa çökülebilir diye. Korkuyorsunuz, mahkemeye gidersem yargıya gidersem , yargıda hakkımı alamam diye . Korkuyorsunuz…

Adalet sorunsalı ortaya çıktı bu dönemde, yani devletin en önemli fonksiyonu adalet . Adalet yoksa, adalet fonksiyonunu yerine getirememiş getiremeyen bir devlet , yatırım da yapılmaz , huzurda olmaz. Şu anda AKP iktidarında , Recep Tayyip Erdoğan’a yakın olmak sebebiyle para kazanmış varlıklı olmuş kesimler bile , paralarını yurtdışına kaçırıyorlar . Neden? Çünkü korkuyorlar . Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da devletin bir anlamda kendilerine çökeceğinden sıkıntıya gireceklerinden korkuyorlar! Bugün merkez bankası işyerlerini, şirketleri arayıp ta dövizinizi bozdurun diyebiliyorsa , insanlar korkuyor ! Yurt dışına götürüyorlar. Dövize ihtiyacımız var. En az Türkiye’nin şu anda 100 milyar dolara ihtiyacı var. Şu krizi aşabilmesi için, ki - Türkiye’nin en uzun ekonomik krizini yaşıyoruz hiçbir ekonomik kriz bu kadar uzun sürmedi- en az 100 milyar dolara ihtiyacımız var. Peki bizim yurt dışında ne kadar Türklere ait döviz meblağımız var.

Nuray Başaran- Ne kadar?

Bülent Kuşoğlu- En az 200 milyar dolar . Bunun 500 milyar dolara kadar çıkarıldığını da söyleyenler var. Böyle bir meblağ neden yurt dışında da, Türkiye’de değil ? Neden Türkiye’ye gelip yatırıma dönüşmüyor ? Çünkü adalet yok !ç Çünkü devlet güven vermiyor! Fonksiyonlarını yerine getirmiyor , kendi vatandaşına karşı yerine getirmiyor. Dün Sincan Organize Sanayi Bölgesi’ ne gittim . Çok güzel yatırımlar var. Ankara’da her yerde var, özel sektörün yatırımları ama bunları götüreceğiz diyorlar. Bulgaristan’a , Romanya’ya. İngiltere’de Londra’da belli sokakların Türk iş adamlarına ait olduğunu biliyorsunuz. Neden bunlar servetlerini yurt dışına götürür, kaçırır, oradaki işsizler için istihdam sağlarlar da bu ülkenin bu kadar %10 u işsiz bu ülke için istihdam yaratılmaz.?

Nuray Başaran- Siz bunları nasıl getireceksiniz?

Bülent Kuşoğlu- Güven verdiğinizde gelir

TÜRKİYE İKTİDARA GELİYOR

VE BUNU KILIÇDAROĞLU BAŞARDI

Nuray Başaran- Bazılarında, ‘ biz AKP döneminde bunları kazanmıştık CHP sorun yaratır ‘ diye bir düşünce olmayacak mı ?

Bülent Kuşoğlu- Olmayacak. Çünkü CHP değil, biraz önce söylediğim gibi biz sadece CHP değiliz!. Biz Saadet Partisiyiz, biz Deva Partisiyiz, biz Gelecek Partisiyiz, biz Demokrat Partiyiz , biz İyi Partiyiz , biz Türkiye’yiz. Türkiye iktidara geliyor . Yani, yeni Türkiye’nin anlayışı, siyaseti, sosyolojisi iktidara geliyor. Bunu görmeleri lazım . Olması gereken bu . CHP iktidarından bahsetmiyoruz sadece ; sosyolojik olarak Türkiye’nin iktidarından bahsediyoruz . Onun siyasete yansımasından bahsediyoruz. Bunu başarabildik . Kemal Kılıçdaroğlu başardı . CHP iktidara gelmeyecek . Yeni Türkiye toplumu sosyolojisi iktidara gelecek bu dönemde.

 

ADAYIMIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU

Nuray Başaran- CHP içinde Cumhurbaşkanlığı konusunda bir karmaşa var mı?

Bülent Kuşoğlu- CHP içerisinde karmaşa çıkarılmaya çalışılıyor ama bir karmaşa yok . Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı benimsenmiş durumda. Partide birileri tabii bunu kullanmaya çalışıyor, bir karmaşa sıkıntı yaratmaya çalışıyor ama görüyorsunuz bunu başaramadılar. Ekrem Bey de bu konuda ismini vereyim Mansur Bey de çok olgun davranıyorlar. Aklı başında konuşmalar yaptılar. Hiçbir şekilde bu şeyin rehavetine veya şehvetine katılıp sıkıntı yaratacak sözler söylemediler.

Nuray Başaran- Ama hala şüphe duyuluyor? Ekrem Bey noktasında özellikle.

Bülent Kuşoğlu- Yok, Ekrem Bey’in hiçbir şekilde ifadesi olmadı ama hoşumuza giden bir tarafta var; hala CHP içerisinden Türkiye’yi yönetecek kadroların CHP içerisinden çıkması , çok adayın çıkması da hoşumuza giden bir taraf.

Nuray Başaran- CHP kadroları zayıf denilen bu algıya da cevap gibi mi aslında?

Bülent Kuşoğlu- Çok güzel söylediniz . Bu da bir cevap gibi oluyor AKP kadrolarından sonra CHP kadroları yönetebilir . Bakın kaç tane aday var aslında ? Daha da fazla CHP içerisinden Türkiye’yi yönetecek cumhurbaşkanlığı, başbakanlık yapacak kadrolar var. AKP kadrolarından çok daha fazla sayabilirim . Dolayısıyla bizim kadrolarımızın bu anlamda daha iyi olduğunu ve tüm Türkiye’de kadroları ve Türkiye’nin yetişmiş kadrolarını CHP olarak iş başına getireceğimizi de söyleyebilirim rahatlıkla.

Nuray Başaran- Yani işin ehli olan , ki Sayın Kılıçdaroğlu bunu sık sık dile getiriyor; ehil olan herkes yeni dönemde yönetimde mi?

Bülent Kuşoğlu- Hiç şüphesiz, liyakatli olan herkes CHP kadrosudur

 

BÜLENT KUŞOĞLU KİMDİR?

1958 yılında Erzurum'da doğdu. Baba adı Mehmet, anne adı Remziye'dir.

Yeminli Mali Müşavir, Maliyeci, Ekonomist; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi.

İngiltere'de sosyal güvenlik konularında çalışmalar yaptı. Maliye Bakanlığında Baş Hesap Uzmanlığı, Milli Savunma Bakan Danışmanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdür Yardımcılığı, Dünya Bankası gözetiminde, Türk Sosyal Güvenlik ve Sağlık Sisteminin Reformu projelerinde Değerlendirme Kurulu ve Yürütme Komisyonu Üyeliği; özel sektörde genel müdürlük, yönetim kurulu üyeliği ve yönetim kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu. Ulusal ve çeşitli internet gazetelerinde köşe yazıları yayımlanmaktadır.

24, 25 ve 26. Dönemde Ankara Milletvekili seçildi. 24 ve 26. Dönemde Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeliği yaptı. 26. Dönemde Ekonomik İş Birliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (EİTPA) Türk Grubu Üyesidir.

CHP İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıdır.

Çok iyi düzeyde İngilizce bilen Kuşoğlu, 2 çocuk babasıdır.