İklim değişikliğiyle mücadelede dönüşüm ve yeni teknolojiler konusunda yeşil hedefi koyan düşük karbonlu üretimin hayatımıza girmesiyle çimento sektörü öncü sektörlerden biri olarak yerini aldı. Özellikle çimento, demir-çelik, kimya gibi karbon emisyonunda azaltımın zor olduğu sektörlerde yeşil dönüşüm bir engelden ziyade fırsat olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanına göre, 2030 yılında karbon emisyonunda yaşanan artıştan yüzde 41 azaltım yapılacak. Emisyonlar en geç 2038 yılında maksimuma, 2053 yılında da net sıfır hedefine ulaşacak.
Çimento sektörünün Türkiye’nin 2053 sıfır emisyon hedefi yolunda büyük katkıları olacağını belirten TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sektörümüzde hammadde olan kireçtaşının çimentoya dönüştürülmesine ilişkin emisyonlar var. Biz bunlara proses emisyonları diyoruz. Çünkü kireçtaşı sera gazı karbondioksit (CO2) üretiyor. İkinci kaynak ise enerji emisyonları. Çünkü hammaddenin dönüştürülmesi için 1500 dereceye kadar yüksek sıcaklıklar gerekiyor. Elbette bir karbon azaltma stratejimiz var. Geleneksel yöntemlerin de bu stratejide önemli bir rolü olduğunu söylemeliyiz. Buna karşın, çimento sektörü yaptığı yatırımlarla karbon emisyonunu azaltmada öncü sektörlerden biri olacak. Biyokütle içeren alternatif yakıtlar veya enerji verimliliği yatırımları ile enerji emisyonlarını azaltabiliriz. Yine çimentonun ana maddelerinden klinker yerine farklı hammaddeler kullanmak emisyon azaltımı için faydalı olacaktır. Yine de bu geleneksel yöntemler net sıfır emisyon için yeterli değil, gelişen teknolojilere ihtiyacımız var.”
KAMU PROJELERİNİ TAKİP EDİYOR VE KATKI SAĞLIYORUZ
Türkiye’de kamu kurumlarının karbon emisyonunun azaltılması konusunda projeleri olduğunu belirten Volkan Bozay, konuyla ilgili şu noktalara dikkat çekti:
Sektörümüz kamu kurumlarının projelerini yakından takip etmekte ve katkı vermektedir. Güncel gelişmeleri takip ederek sürekli düşük karbonlu üretime yönelik geliştirilen projelere katkı verip bir parçası olmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede, Bakanlıklarımızın son dönemde Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve TÜBİTAK’ın da destek verdiği büyük yol haritası formatındaki projeleri söz konusu. Biz de sektör olarak bu projelere katkı sağlıyoruz.
Ülkemizin yayımlanacak olan İklim Değişikliği Kanunu’nda sektör olarak beklentimiz ise AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) ile birbirini destekler nitelikte olması. Bu kanunun hazırlık aşamasında sektör olarak düşük karbonlu çimento üretim yol haritamızı kamu kurumlarıyla da paylaştık. Sektörümüz, hazırlattığı yol haritası çalışması ile gerekli inisiyatifleri belirledi.
Bu inisiyatifler, sürdürülebilirlik dönüşüm programlarının oluşturulması; biyokütle içeren alternatif yakıt kullanımının artırılması, düşük klinkerli ve alternatif hammaddeli çimento üretilmesi ve enerji verimliliğini yükseltilmesi ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi, kullanılmasıdır. Artık her bir üreticimiz bu inisiyatifleri hayata geçirme fırsatını değerlendirmelidir. Böylelikle gerek SKDM gerekse ülkemizin 2053 net sıfır hedefine yönelme fırsatını değerlendirmesi önem taşımaktadır.
Türk çimento sektörü olarak karbon emisyonu azaltımı yönündeki hedeflere giden söz konusu önceliklerin hayata geçirilmesi ve sektör olarak tam uyum gösterebilmek için en çok ihtiyacımız olan kamu ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği olacaktır. İş birliğinin yanı sıra sektörlere finansman sağlanmasıyla hem yeni teknolojilere yatırım artacak hem de alternatif yakıt kullanımlarıyla emisyon azaltımına katkı sağlanacaktır.
Türk çimento sektöründe 2022 yıl sonu itibariyle 16 fabrikamız, toplam 141,5 MW gücünde ve öz sermayeleriyle kurulu 25 hatta atık ısı geri kazanımı yoluyla kendi enerjilerini üretmektedir. Bu rakam, yaklaşık 566.000 hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık gelmektedir.
Avrupa Çevre Ajansı tarafından geçtiğimiz Şubat ayında açıklanan verilere göre 2013-2021 yılları arasında AB Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında elde edilen müzayede gelirlerinin yaklaşık %75’i iklim ve enerji ile ilgili amaçlar için kullanılmıştır. Bu veriye de baktığımızda Türkiye’de de benzer şekilde finansman desteğinin verilmesiyle çimento sektöründe özellikle atık ısı geri kazanım yoluyla enerji verimliliğinin sağlanmasına çok büyük katkılar sağlanacaktır.
Bilindiği üzere son dönemde yaşadığımız depremlerle büyük bir sınav verdik. Bu bilinçle de başta İstanbul olmak üzere çoğu ilimizde ihtiyaç duyulan kentsel dönüşüm için hızlı adımlar atıldı. Bu süreçte sektörümüz tüm ihtiyacı karşılayacak üretim kapasitesine sahip.
Öte yandan yüksek enerji maliyetleriyle mücadele eden sektörümüzün hem karbon azaltımı sağlaması hem de daha düşük maliyetlerle üretim yapması için düşük karbonlu çimento üretim yoluna gitmesi çevremizin korunmasının yanı sıra ülkemizin ekonomisine de katkı sağlayacaktır. Bunun yolu ise alternatif yakıt kullanımının teşviki ve alternatif hammadde yoluyla katkılı çimento üretimi olacaktır. Çimento sektörü bu sayede 2053 net sıfır hedefinde karbonsuz geleceğin temelinde yer alacaktır.