Moderatörlüğünü Sosyolog- Eğitmen Nazmiye Yıldırım Erciyas’ın yaptığı söyleşi gününe 55. Hükümet Devlet Bakanlarından Hasan Gemici’nin yanı sıra yazar’ın dostları, okurları ve eğitmenler katıldı. Kitap ile olan bilgilerini yazım sürecini anlatan Kadriye Ciritci Ulusal ve yerel basın mensupları ile de kısa bir söyleşi gerçekleştirmeyi ihmal etmedi. Siz okurlarımız için bu söyleşiyi paylaşıyoruz.
HABER: Cansel YILDIZ
Keyifli okumalar…
1-Kitabınızla ilgili ilk söyleşiniz duygularınız paylaşırmışsınız?
Öncelikle bu güzel etkinlik için başta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş Beyefendi olmak üzere , Büyükşehir Sosyal İşler Daire Başkanlığına , Bilgi Erişim Merkezi değerli müdürü Sema Hanıma, Bilgi Erişim merkezinde bu güne kadar yüzlerce kursiyer yetiştiren ve büyük bir özveriyle çalışan değerli eğitmenlere, etkinliği şereflendiren değerli konuklarıma , bilgi erişim merkezinin değerli üyelerine ve Basın mensubu değerli meslektaşlarıma katılımlarından dolayı teşekkür ediyor, sevgi, saygılarımı sunuyorum. Hepiniz hoşgeldiniz efendim.
İlk söyleşim olması sebebiyle tabiiki çok heyecanlıyım. Burda bulunmak benim için gurur verici.
Hacı Bektaş Veli ‘nin çok beğendiğim bir sözü vardır.
“Okunacak En Büyük Kitap İnsandır.”
Bana göre de ;İnsan olmak , insanı okuyabilmek zor bir sanattır. Okuyabilenler içinse, insan gerçekten şaheser bir kitaptır.
Öncelikle bende bir insan olarak karşınızdayım.
Yirmi üç bölümden oluşan roman kitabımda kendinizden hikayeleri, yaşanmışlıkları bulacağınıza ve severek okuyacağınıza yürekten inanıyorum. Son derece akıcı ve sürükleyici bir kurgu romandır. Kaleme alırken hayal gücümü kullandım ve yaşanmış insan hikayelerinden esinlendim. İnsanları dinlerken daima gözlerine bakarım. Aslında tüm hikaye baktığınız gözlerdedir.
Çünkü, her İnsan bir hikayedir. Yazarsanız roman, okursanız şiir olur. Bir insanı anlamak, tanımak istiyorsanız gözlerine bakmaktan korkmayın.
Hayatta yaşanması, ya da yapılması gereken pek çok şeyi kaçırabiliriz. Ama insan öncelikle kendini kaçırmamalı.
Gün Kurusu Roman Kitabımda 21 Bölümde şu sözlere yer verdikçe çok beğenildi. Hem kitabın tanıtımında, hem de arka kapakta kullanıldı.
Bazen geç kalıyoruz;
İnsana...
Hayata...
İnsan olmaya...
İnsanca yaşamaya..”
Hayat bir tutam tuz, bir tutam şeker.
Üç yıl önce yazmaya başladığım roman kitabım nihayet heyecanlı bir bekleyişin ardından siz değerli okuyucularım ile buluştu. Türkiye’nin bir çok iline ulaşan kitabım ile ilgili beğeniler ve yorumlar gurur verici. Büyük emek harcadığım eserimin yayımlanmasının sevincini ve sizlerle bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
2-Misafirlerimiz için sizi tanıyalım mı?
Gazeteci ve yazarım. Aynı zaman eski bürokratım. Ankara doğumluyum evli bir erkek evlat annesiyim. Bir çok Sivil Toplum Kuruluşlarında görev aldım ve bir Sivil toplum gönüllüsü ve dostu olarak çalışmalarına destek oldum. Bir ay önce yayımlanmaya başlayan Gün Kurusu Roman kitabı yazarıyım. Bu güne kadar pek çok gazete ve dergide hayata dair kavramları içeren 100 yakın köşe yazım yayınlandı. Yine köşe yazarlığı yaptığım gazetelerde değerli iş insanlarını, STK Başkanlarını, sanayicileri, modacıları , tıp doktorlarını, avukatları, sanatçıları , iş hayatına dair farklı sektörlerden köşemde ağırlamaktan onur duyduğum röportaj konuklarım oldu. Verdikleri değerli bilgileri, tecrübelerini okurlarımı aktardım. Halen yazmaya ve köşemde röportaj konuklarımı ağırlamaya devam ediyorum.
3- Yazar olma yolculuğunuza ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
Yazmaya pandemi döneminin ilk günlerinde başladım. O dönemde salgınla mücadelede dünya ve insanlık zor bir sınav verdi bizlerde tabiki zor günler yaşadık. Farkındalığımızın arttığı günlerden birinde küçük karalamalarla günlük tutmaya başladım . Aslında önceleri de yazdığım şiirlerim oldu. Edebiyata olan merakıma, farkına varılmış becerilerimde ilave olunca kendimi durduramadım. Bir kaç dergiden yazmam konusunda teklifler geldi. Hayata dair kavramları kapsayan köşe yazıları yazmaya başladım. İlk yazımı hiç unutmuyorum kadına dair bir yazı ve tazı başlığım “Şakayık”idi. Çok beğenildi ve o dönem yazım pek çok sosyal medya takipçim tarafından kendi hesaplarında paylaşıldı. Ardından başka bir dergide gezi yazıları kaleme aldım. Yine bir diğer derginin editörlüğünü üstlendim ve bir süre devam ettim. DİJİTAL çağın Krallığını ilan ettiği günlerde internet gazetelerinde teklifler yağdı. Oralarda da köşe yazılarım yayınlanmaya başladı. Baktım ciddi ciddi yazıyorum ve beğeniliyor devam dedim. Bu gün aileme, dostlarıma ve dünyaya bir eser bırakmış bir çağdaş yazarlar kategorisinde yer alan bir yazar olarak karşınızdayım.
4- Kitabın, yazım , yayın sürecinde neler yaşadınız?
Kitabımın ilk yazım süreci sosyal medyada sıkı takipçilerinden bir hanımefendi kaleminiz çok kuvvetli siz kitap da yazarsınız ve çok başarılı olursunuz diye bir mesaj attı. O dönemlerde Antalya’da idim. Pandemi malum mevsim yaz , deniz, güneş kum ilham alınacak o kadar çok şey var ki, ve kitap yazma konusu hafızamda yer etti. İçimde durmak bilmeyen çoşku ve heyecan var ve bir sabah uyandım telefonumu elime aldım yatağımdan hiç kalkmadan takipçim hanımefendinin söylediklerini hatırladım ve telefonun notlar bölümüne kitap başlığı atttım Volum 1 yazdım. Daha kitabın adı, konusu hiç bir şey ortada yok. Bunun bana Yüce Rabbimin bir lütfu olduğunu düşündüm ve sanki kalbimden gelen bir ses bana yaz dedi. İlk bölümü yazdım yatağımdan hiç kalmadan bitirdim. Yazmaya devam ettiğim bölümleri yeri geldi araba kullanırken sağa çektim o an aklıma geleni yazdım, evimi elektrik süpürgesi yaparken süpürgeyi bıraktım yazdım, ocakta pişmekte olan yemeği karıştırırken kaşığı bıraktım yazdım. Gördüğüm konuştuğum her İnsan, her obje bana ilham kaynağı oldu sürekli yazmaya devam ettim. Kitabı yazıp, edite edip bitirmem üç yıla yakın bir süre aldı. Roman kitabımın Kapak fotoğrafı ve bölüm aralarında bulunan fotoğraflar; Fotoğraf sanatçısı olan oğlum Mehmet Burak CİRİTCİ’ye aittir. 23 Bölümden oluşan kitabıma oğlumunda fotoğraflarıyla vermiş olduğu destek çok kıymetlidir. Kapak fotoğrafına kitabı ilk yazmaya başladığım günlerde karar verdim. Hatta kendi o günlerde kendi tasarladığım kapak ve üzerinde kullanılan turuncu renkte yazılar aynı renktir yayınevine kendi hazırladığım tasarımı örnek olarak yolladım onlarda ufak dokunuşlarla bu günkü yayımlanmış kapak şeklini verdiler.
Her zaman söylerim; En büyük zenginliğiniz hayallerinizdir. Hayallerinizin zenginliği geleceğinizi inşa ederken size fazlasıyla değer katacaktır. Öyle de oldu. Hayal ettiğim kapak fotoğrafı ve kitap kapağındaki turuncu renkte yazılar ile kitabım yayımlandı . Yayın sürecim biraz sıkıntılı geçti. Belki de çiçeği burnundan bir yazar olduğum için doğru yayınevi bulmakta açıkçası zorlandım. Bir çok yayınevi ile görüştüm. Hiç biri bana uygun seçenek sunmadı. Bir yazar arkadaşımın yeni kitabı çıkmıştı onu tebrik etmek için aradım onun tavsiye ettiği yayınevi ile iletişime geçtim ve karar verip sözleşme imzaladım. Editör, çalışması, dizgi vs. Üç ay sonra Cinius yayın evi tarafından yayımlandı. Kitabım sipariş üzerine basılan ve satılan kitaptır. Ofset baskı seçeneğini kullanmadım. Hem kağıttan tasarruf, hem de istediğiniz kadar kitap satın alabiliyorsunuz. Maddi, manevi faydalı bu yöntemi yeni yazarlar için ve hatta tüm yazarlar için şiddetle tavsiye ediyorum.
5- Yazılarınızda sade bir dil kullanıyorsunuz. Aynı zamanda duygusal ve sıcak bir duygu geçişi var .Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Sade bir dil kullanmaya özen gösteriyorum. Çok fazla kitap okudum. Ağdalı dil kullanılan kitaplardan sıkılıp hep yarım bıraktım. Kendi kitabımı yazarken buna çok dikkat ettim.
Duygu geçişi ve anlaşılır olması benim için çok önemliydi. Kurguladığım roman kitabımda ki karakterlerin hissettiklerini, hissederek yazdım. Bazı bölümleri yazarken güldüm, bazı bölümlerde ağladım. İnanın yazarken o karakterlerle o anı sizde yaşıyorsunuz. Benim için önemli olan kitabı eline alan okurun bir sonra ki bölümü merak edip, kitabı elinden bırakmak istemeden okumasıydı. Sanırım bunu ilk kitabım olmasına rağmen başardım.
6- Kitabınız okura ne gibi mesajlar içeriyor?
Gün Kurusu roman kitabı okurken elinizden bırakmak istemeyeceğiniz bir kitap. Gabriel Garcia Marquez ‘in veda mektubunda geçen şu sözleri ben hep etkilemiştir;
“İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır.."
Kitapta ki ana tema tabiki “AŞK”
Zoraki evlendirilmiş iki insan aile olmuş ama mutlu olamıyor. Arayışlar , tesadüfler beraberinde nurtopu gibi yasak aşkı doğuruyor. Mücadele, güçlü insan karakterleri, kariyer yolculuğu, Hayatın içinden daha pek çok şey…
Aşkı uğruna mücadeleden yılmayan , her yenilgide küllerinden yeniden doğan kadın ve adam ve sonunda kazanan “AŞK”
Gün Kurusu Roman kitabını okuyan bir okur eminim ki güçlü insan olmanın inceliklerini ve başarının cesarete dayalı olduğunu öğrenecek.
7-Kitapta farklı şehirler ve ülke var. Mezopotamya’dan başlayan ülkenin batısı hatta ortası Londra’ya uzanan bir yolculuk var okur kitap ile birlikte aynı zamanda seyahat ediyor kitaba zenginlik katan bir özellik. Böyle bir düşünce nasıl oluştu?
Farklı şehirleri ve kültürleri özellikle koydum. İstedim ki okurda farklı bir lezzet kalsın ve kitaba tarihsel bir zenginlik katsın. Daha önce de söylediğim gibi bir dergide gezi yazarlığı yaptığım dönemlerde de seyahat ettiğim şehirler ve ülkeleri yazmıştım. Şehirlerin tamamı adı geçen ülke benim ailemle birlikte seyahat ettiğim yerlerdir. O nedenle hangi şehirde, hangi mekanda neler görüp, tattıysam roman karakterlerine de o hissi yansıttım. Okurun da yer ve mekanlar anlamında keyif aldığını düşünüyorum.
8- Roman karakterlerinizin ismi tanıdığınız insan ve onların karakterlerinden mi oluşuyor?
Roman karakterlerine koyduğum isimler o an aklıma gelen isimler. Mesela Mihri ismi kırk yıl düşünsem aklıma gelmez. Romanda ki bir karaktere isim koyarken öylesine koydum ama hepsinde isimleriyle özdeşleşti ve onlara çok yakıştı.
Bazı karakterleri oluştururken bir örnek vereyim; Hasan dayı ve Lale yenge karakteri yazın plajda gördüğüm yaşlı çift vardı . Selamlaşır, güneşlenirken arada küçük sohbetlerim oldu. Hasan dayı karakterini o beyefendiyi düşünerek yaptım. Eşi Lale yenge de yine o beyefendinin eşi zarif bir Istanbul hanımefendisi idi . Onu da o karaktere uyarladım. Hepsi olmasa da bazı karakterler de yaşamları değil elbette ama duruşları ve bende bıraktıkları intiba üzerine oluştu.
9-Kitabınızda telefiniz olan yüzde onluk kısmı ile sokak hayvanlarına destek sağlıyorsunuz. Kitabınızı satın alanlarda memnuniyet yarattı mı?
Gün Kurusu Romanımın gelirinin yüzde onluk telif hakkım olan kısmını Sokak Hayvanlarına mama desteği için kullanıyorum. Küçük bir meblağ ama kalbimden geçeni yapmak istedim. Malum masum canlar için kullanılan mama fiyatları çok yüksek. Benim yaptığım ufacık bir destek. Her insanın yapması gereken insani bir görev olduğunu düşünüyorum. Okurlar açısından memnuniyet yarattı elbette fakat, destekten ziyade kitabımı satın alanların emek dolu o sayfaları okumalarını arzu ediyorum.
10- Yeni kitap projeniz var mı?
Elbette var .
Pembe öğretmen
Karlı Dağların eteğinde sıcacık bir yürek.
İlk bölümü bitirdim. Devam ediyorum. Bakalım pembe öğretmenle birlikte nasıl bir duygu yoğunluğu yaşayacağım bilmiyorum. Her bölümü yine Gün Kurusu Roman kitabım gibi spontane gelişen hayal gücüm ile yazacağım. O da en az Gün Kurusu kadar sevilecek. Bunu hissediyorum.
11- Kitabınıza okurlar nasıl ulaşabilir?
Bağlı bulunduğum yayınevi Cinius Shop ve sözleşmemde yer alan kitapevleri online satış sitelerinden ulaşabilirler. Ya da imzalı kitap için direk bana sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilirler.