Bu yıl ilk kez düzenlenen İzmir Kahve Fuarı, katılımcı ve ziyaretçilerine ev sahipliği yaparken farklı söyleşi, kahve kavurma, demleme gibi workshop ve etkinlikleriyle de büyük ilgi görüyor. Sektörün önde gelen isimlerinden Şerif Başaran ile Sam Çeviköz, fuarı ve Türkiye’de kahve sektörünün geldiği noktayı değerlendirdi. 

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve SNS Fuarcılık iş birliği ile fuarizmir’de düzenlenen İzmir Kahve Fuarı - Kahve, Kahve Ekipmanları ve Sarf Malzemeleri Fuarı, yarattığı ticari hacmin yanı sıra “Demleme ve Tadım Sahnesi” ile “Roastery Sahnesi ve Uygulama Alanı”nda farklı söyleşi, kahve kavurma, demleme gibi etkinliklere de sahne oluyor. Ziyaretçilerden büyük ilgi gören söyleşi ve etkinliklerde konuşmacı olarak sektörün önde gelen isimleri yer alıyor. Kahve Fabrikası’nın kurucusu, eğitmen, birçok firmaya danışmanlık yapan, nitelikli kahve denilince Türkiye’de ilk akla gelen isimlerden olan Şerif Başaran, fuarda, kahveyi ve kahve kavurmanın püf noktalarını anlattı. Başaran, tarihten günümüze kahve kültürünün büyük öneme sahip olduğu Türkiye’nin bu sektördeki durumunu değerlendirdi. 

 

Markalarımızla dünyada söz sahibi olabiliriz

Şerif Başaran, “Türkiye’de bu sektörde dünyayla rekabet edebilecek ölçüde firmalarımız var. 70 - 80 yıllık kahve kavurma makinesi üreticilerimiz var. Avusturalya’da iken baktığımda en çok kullanılan kavurma makineleri arasında Türk markaları vardı. Ayrıca ülkemizdeki Türk kahvesi makinesi üreticileri, espresso makineleri üreticileri de çok iyi durumda. Makine alanına baktığımızda, dünyanın ilk 20 markası arasına en az 4 - 5 marka ile girmişizdir. Öte yandan, çok nitelikli kahve kavurma firmalarımız da mevcut. Örneğin, yeşil çekirdeği alırken Almanya, İsviçre gibi ülkeler kahve vergisi olarak sıfır vergi alıyor, kavurup sattığınızda kilogram başına bir vergi geliyor. Ülkemizde de benzer düzenlemeler olmalı. Gerekli düzenlemeler yapılırsa sektörümüz çok daha rekabetçi bir hale gelir ve Türkiye’de gelecekte tüm dünyaya kavrulmuş kahve satan markalarımız olabilir. İhracat konusunda çok iyi bir şekilde diğer ülkelerle yarışabiliriz, ön plana çıkabiliriz” dedi.

 

Trendi yakalamak, yenilik yapmak gerekiyor

Kahvede yaşanan devrimin ülkemizdeki makine üretiminde de yaşanması gerektiğini ifade eden Başaran, “Dededen kalan geleneksel üretim yöntemlerinin yenilikçi inovatif yaklaşımlarla çağın ve teknolojinin getirdiği gerekliklere göre şekillenip değişmesi gerekiyor. İnovatif değişimleri getiren kuşaklar ve markaları, yurtdışında da başarılı olarak görmeye başlarız. Trendi yakalamak, yenilik yapmak gerekiyor. Aksi takdirde iç pazardan çıkamayız, amacımız yurtdışına açılmak olmalı. Kahvede nasıl üçüncü nesil varsa üreticilerde de 3 nesil bu devrimi yapmalı” diye konuştu. 

 

Son yılda uluslararası kahve zinciri markalarının Türkiye’ye girmesi ve yerel markaların artması ile birlikte Türkiye’de kahveye olan merakın her geçen gün arttığını söyleyen Başaran, “Kahve, kafein ihtiyacı için içilmesinin yanı sıra artık zevk için de içilmeye başlandı. Sosyalleşme trendleri de yerel ve uluslararası markaların artmasıyla kahve içilen mekanlara, kafelere döndü. Kafeler; ders çalışılabilen, oturup arkadaşlarla buluşulan, sosyalleşilen mekanlar oldu. İnsanlar birbirlerinin evine misafirliğe gitmek yerine kafelerde buluşur hale geldi. Evden sonra bir buluşma noktası oldu” dedi. 

 

İzmir konum itibariyle fuar için çok uygun

Fuarı da değerlendiren Şerif Başaran, İzmir’in bölge itibariyle 100 yılı aşkın süredir kahve ticaretine ve kahve kavurma makinesi üreticilerine ev sahipliği yaptığını hatırlatarak,  “Fuarda, organizasyonlar, workshoplar ve yarışmalar ziyaretçilere kahveyi sevdirmek için önemli. Ancak önemli olan ve unutulmaması gereken kısım B2B kısmı. Buraya gelen profesyoneller, makineden yeşil çekirdeğe, danışmanlıktan süte, şuruba, pasta ve mobilyaya kadar yan sektörleriyle birlikte tüm bileşenlerin hepsine ulaşabiliyor. Kahve fuarlarının ticari hacmi artırmak amacıyla çok büyük getirisi var. İzmir; lokasyon, lojistik, konaklama, fuarın konumu açısından çok avantajlı ve bir hub oluşturabilir. Çok güzel ve büyük bir fuar alanı var. İleriye dönük olarak baktığımızda ise çok daha büyük hacimlerde, yarışmaların da düzenlendiği iyi bir fuar olmasını bekliyorum” şeklinde konuştu.  

 

İzmir'e çok yakışan bir fuar olmuş

Demleme ve Tadım Sahnesi’nde kahvenin hayatımıza olan etkileri konulu söyleşiye katılan sektörün tanınan isimlerinden Coffee HQ Kurucu Ortağı Sam Çeviköz, izleyenlerden büyük ilgi gördü. Avustralya’da yaşayan ve 11 yıl önce Türkiye’ye dönen Sam Çeviköz, “Dünyaya kahveyi götüren biziz. Baktığımızda dünyada ilk kafe Türkiye’de İstanbul Galata’da açılmış. 1950’lere kadar da Türkiye’de çaydan önce kahve tüketimi vardı. Son yıllarda Türk kahvesi dünyada da büyümeye başladı. Türk kahvesi ülkemizde genellikle ekonomik olduğu için Brezilya’nın bir bölgesinden gelen kahve çekirdekleri ile yapılıyor. Ancak Türk kahvesini sadece bir çekirdekten değil nitelikli kahvelerle de yapabilirsiniz, her çekirdekten yapılabilir” dedi.  

 

Ziyaretçilere kahvenin seçiminden kavrulmasına, demleme yöntemlerinden uygun içim derecelerine kadar birçok konuda bilgiler veren Sam Çeviköz, fuarı da değerlendirerek, “İzmir'e çok yakışan bir fuar olmuş. İlk kez düzenlenmesine rağmen başarılı ve ilgi çok yoğun. Ben inanıyorum ki önümüzdeki yıl çok daha güzel olacaktır. Türkiye'nin kahve konusundaki potansiyeli çok yüksek ve giderek de büyüyen, ilgi gören bir sektör. Bu konuda kendini çok geliştirmiş yurt dışındaki kahvecilerden daha iyi kahveciler ülkemizde mevcut. Bu fuarda da o insanları aramızda görüyoruz. Bu çok iyi bir şey fuar adına. Söyleşime de yoğun ilgi vardı, gerçekten bilgililer ve birçok soru yönelttiler. Önümüzdeki yıl da burada olmayı istiyorum” diye konuştu.