Seçim sonrası Türkiye’de yeni bir süreç başladı.
Bakanlar Kuruluna dair düşüncelerimi önceki yazımda paylaşmıştım,
Taraflı tarafsız hemen herkesin olumlu bulduğu bir kabine…
Diğer kısımları ayrı tutarak bu yazımda Türk Ekonomisine dair öngörülerimi paylaşmak istiyorum.
Soru şu; “ekonomide bundan sonra ne olur?”
Bana göre ana hedef, 2023 sonu itibariyle 25-30 bandında bir savunma hattı oluşturulması…
Bu nedir?
Dolar/Faiz/Enflasyon kalemlerinin bu noktada örtüşmesi…
Peki bu nasıl olacak?
Dörtlü veya beşli bir sistematik uygulanacak kanaatindeyim.
Nedir bunlar?
1-Beklentinin pozitife yönelmesi/Güven
2-Faiz politikası/Faiz artışı,
3-Yabancı yatırımcı çekilmesi,
4-Mali disiplin/Kontrol,
5-Ekonomik denge diplomasisi…
Tek tek ele alacak olursak;
Liyakat ve ehliyeti esas alan yeni kabine ve özellikle Maliye ve Hazine Bakanlığına getirilen Mehmet Şimşek’le birlikte beklentiler olumluya dönmeye ve piyasalarda güven oluşmaya başladı.
Sadece içeride de değil; Türkiye’ye ilgi duyan yabancılar için de aynı durum geçerli…
Bu yeterli mi?
Hayır,
Aynı strateji ve politikanın ekonomi bürokrasisi için de realize olması şart.
Mesela Merkez Bankası Başkanlığına getirilecek kişinin niteliği,
Mesela SPK/BDDK/Rekabet Kurumu/Borsa İstanbul vb. gibi kurumlara atanacak yeni yönetici ve sergilenecek politikalar.
Bu yeterli mi?
Hala değil,
Sayın Cumhurbaşkanımızın da, uygulanan/uygulanacak olan politikalara destek serdetmesi ve yaklaşmakta olan seçimlerin yeni ekonomik politikaları etkilemeyeceğine dair mesajlar vermesi oldukça önemli olacaktır…
Sonra?
Tıpkı FED’in yaptığı gibi, beklentiyi de yöneterek yapılacak faiz artışları…
Mesela, ilk etapta yüzde 25 düzeyinde bir faiz artışı ve yapacağı açıklamalarla vereceği olumlu mesaj…
Ta ki; faiz enflasyon eşitlenene kadar…
Bu iki gelişme sonucu bir şey daha olacak;
Yabancı yatırımcı iştahı ve ilgisi…
Bu neyi getirecek?
Yaşanan döviz sıkıntısını azaltacak, bollaşmayı getirecek ve doğrudan sermaye girişini artıracak..
Sadece Batılı ülkelerden de değil; Amerika-Çin ilişkilerinde yaşanan yaptırım ve sıkıntılar nedeniyle Türkiye’yi cazip yatırım coğrafyası gören pek çok ülke ve uluslararası şirketlerin de ilgisini çekecektir.
Tüm bunların yanında vazgeçilmez olan en önemli unsur “Mali Disiplin ve Kontrol” olacaktır.
Nasıl?
Politikaların tavizsiz uygulanması,
Halka yansıyacak acılı boyutlarına rağmen istikrarla sürdürülmesi,
Kurumlararası ciddi bir eşgüdüm oluşturulması şarttır.
Bunlar uygulanırken, kamusal israfın azaltılması/daha etkin ve verimli kamu yönetimi sergilenmesi/kısa vadeli altyapı yatırımlarının ötelenmesi vb. gibi politikalar da hem algı ve güvende istikrar, hem de bugüne kadar süregelen irrasyonel politikaların etkilerinin azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır.
Ekonomik Denge Diplomasisine gelince;
İlk etapta alakasız gibi görünse de, Dışişlerine gelen Hakan Fidan’ın bu konuda Türk Ekonomisine ciddi katkı sağlayacağı düşüncesindeyim.
Mesela;
Sığınmacılar üzerinden Avrupa ile kurulacak ince çizgi siyaseti sayesinde Türkiye’nin ödemeler dengesi krizi yaşama riski azalır.
Üstelik bu durum Avrupalılar eliyle sağlanabilir.
Düşünsenize;
Avrupa’nın en büyük fobisi milyonlarca sığınmacının akın etmesiyken; bugüne kadar bu konuda bedel ödeyen Türkiye’yi yalnız bıraktıkları/kronik ekonomik krizle baş başa bıraktıkları ve hatta ödemeler krizine soktukları takdirde kendilerini bekleyen tehlikenin lisanı münasiple anlatılması oldukça önemli bir diplomasi olacaktır.
Keza, Ukrayna savaşı nedeniyle Amerika/Avrupa ile ilişkileri bozulan Rusya ile devam edegelen ve artırılarak devam ettirilebilecek olan “kazan-kazan” odaklı iyi ilişkiler de Türk Ekonomisi açısından çok büyük önem arz etmektedir ve bundan sonra da edecektir.
Bu bağlamda, Erdoğan’ın sergileyeceği tavır ve Fidan’ın uygulayacağı politika Mehmet Şimşek’in işini kolaylaştıracak ve elini güçlendirecektir.
Sonuç:
Eğer ki, Sayın Şimşek’in devir-teslim töreninde söylediği “rasyonel politikalara dönmek tek çaremizdir” sözüne muvafık ve mutabık bir ekonomi yönetimi ve politikası sergileyebilirsek,
Ki, bence de tek yol budur;
Sene sonunda, yazımın en başında söylediğim 25-30 bandındaki savunma hattını oluşturabiliriz.
Bu ise Türk ekonomisine nefes aldırır.
Sonrasında, 2024’le birlikte veya Mart-2024 Yerel Seçimleri sonrası enflasyon düzeyini nazarı dikkate alarak faiz indirmeci politikalar başlatılabilir.
Bu ne anlama gelir?
Türkiye Ekonomisi rayına girmeye ve olması gereken kulvarda seyretmeye başlamış demek anlamına gelir.
Son olarak;
Arkadaşlar,
Ekonomik bozulma nasıl bir süre sonra kısır döngüye dönüşüp/bumerang haline gelip gün be gün büyüyorsa ve büyüdüyse; düzelme de, benzer şekilde ama olumlu cihette her geçen gün daha hızlı düzelmeye ve çarpan etkisi oluşturmaya başlar ve bu yönelimi en kısa zamanda göreceğimizi düşünüyorum.
Türk Ekonomisi bu süreci kaldıracak ve böylesi olumlu bir noktaya gelebilecek dayanıklılık ve güce sahiptir.
İnşallah herşey bu cihette ve olumlu şekilde gelişir!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlar.