Ah bir ünlü olsam…
Ah bir zengin olsam…
Ah bir saygın olsam…
*
Toplumda hemen hemen konuşulan, paylaşılan şeylerdir bunlar…
*
Zengin olma çabası bir taraftan sizi varlıklı hale getirirken, diğer taraftan da vücudunuzu içten içe çürütür, hastalıklara maruz kalırsınız…
Ünlü olma hırsı da travmaya girmenize neden olabilir…Bir süre sonra kendinizi başka bir gezegende yaşar halde bulabilirsiniz…
Saygın olma arzusu da pek samimi bir talep değildir…Birilerinin sizin arabanızın kapısını açmasını beklersiniz. Her şeyin önünüze gelmesi sizde alışkanlık halini alır…
Sonra?
Sonra ne olur ahvaliniz ?
Elden ayaktan düştüğünüzde selam vereniniz olmaz…
Otoriteniz tükendiğinde etrafınızdakilerin sayısı azalır…
*
Milletvekili olursunuz, şakşakçılar…
Bakan olursunuz iki misli şakşakçı…
Başbakan, cumhurbaşkanı olursunuz, patlıcan yalakaları da zuhur eder…
Sonra?
Sonra unutulursunuz…
*
Yanlış mı?
*
Ömrümüze o kadar çok şey sığdırmaya çalışıyoruz ki…
Hayatın sona ereceği aklımızın ucundan bile geçmiyor.
*
Onlarca evi olan 80 yaşında bir dedenin bana, “bildiğin bir yerde satılık daire var mı?” diye sorduğunu hatılıyorum…
*
Heyhat…
50 yıllık ömre 5000 yıllık servet yapma hırsını bırakalım,
insan 500 yıl, 1000 yıl yaşayamaz…
60-70-80 bilemediniz 90 yıldır ömür…
*
Peki sonuç?
Sonuç şu:
*
Zaman;
SAYGIN, ÜNLÜ, GÜÇLÜ kişi olmaya harcanacak kadar değersiz değil…
*
Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi,
Şu kısacık ömürler yeter mi…
(Ajda Pekkan)