Aksakal; "Hayat pahalılığı artışları da dikkate alınmalıdır. Buna göre de Demokratik Sol Parti olarak, Asgari Ücretin 8.800 ile 9.300 lira aralığında kararlaştırılmasının uygun olacağını düşündüğümüzü açıkça ifade etmek isterim."
Aksakal DSP Genel Merkezinde yaptığı açıklamasında; “Değerli basın mensupları, saygıdeğer arkadaşlarım, Sizleri en içten duygularımla selâmlıyorum, hoş geldiniz.
Kesintisiz sürdürülen terörle mücadelemizde hafta başında Pençe – Kilit harekât bölgesinde yine bir kahramanımızı vatan toprağına emanet ettik. Komando Binbaşı Mehmet Duman kardeşimiz, hain terör örgütü PKK/PYD tarafından tuzaklanan bir bombanın patlaması sonucunda şehit düştü. Şehidimize Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır metanet, milletimize başsağlığı diliyorum. Her seferinde de belirttiğim gibi “kanı yerde kalmadı” gibi söylemlerin yerine artık Pençe – Bataklık Harekâtı derhal plânlanmalı ve başlatılmalıdır. Sivrisineklerle mücadele etmek sorunun çözümüne katkı sağlamadığı gibi daha da çoğalmalarının zeminini besliyor, artık anlayın ve bu hain kuklaları oynatan elleri kırın!
Değerli arkadaşlar,
Bir taraftan terörle mücadele sırasında evlâtlarımızın şehadetine yüreğimiz yanarken, bir taraftan da yüce İslâm dinini kendi sapık dünyalarına kalkan yapan sözde cemaat yapılanmalarının kıydıkları canlara yüreğimiz yanıyor. Haberleri sizler de görmüşsünüzdür; İsmailağa diye bilinen dinci cemaatin önde gelen bir sözde lideri, 6 yaşındaki kızını gelinlikle evlendirmiş. 6 yaşında! Telaffuz ederken bile tüylerim diken diken oluyor. Allah sizin gibilerin belâsını versin! Buradan İçişleri Bakanı’na, Adalet Bakanı’na ve Diyanet İşleri Başkanı’na açıkça çağrı yapıyorum. Bu ahlâksız din bezirgânı ve suç ortakları hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılmadıkça sizlerin de huzuru mahşerde yeriniz olmayacaktır!
Bu arada; kanal kanal gezip televizyonlarda millete akıl satan Cübbeli Ahmet’in de derhal o kanallara yeniden çıkıp bu rezillik üzerine “engin görüşlerini” paylaşmasını bekliyorum. Hadi bakalım; o deve dişi gibi kanalların meşhur program yapımcıları, sunucuları, spikerleri! Tarafsız Bölge’ler, Teke Tek’ler, bekliyoruz sizleri. Geyik muhabbetine bol bol yer verdiğiniz, her konuda “engin fikirlerinden” istifade ettiğiniz Cübbeli Ahmet’i bir daha çağırın, ekrana çıkarın, ama “Bunun benzeri kaç olay daha vardır?” diye açık açık sorun. Cemaatinin mensupları hakkındaki düşüncelerini öğrenelim!
Değerli basın mensupları,
2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmeleri hafta başı itibariyle başladı. Bütçenin tümü üzerindeki konuşmalar yapılırken o Gazi Meclisin halini hepimiz gibi sizler de yakından izlediniz. Tabii bu arada “Gazi Meclis falan filan bırakın o ayakları.” diyebilecek kadar kendinden geçmiş olanlara şunu önemle hatırlatmak isterim ki; Dünyada kurtuluş mücadelesini yöneten, ülkesini bağımsızlığa kavuşturan ve yeni bir Cumhuriyeti kuran başka bir Meclis yoktur. Bu nedenledir ki Meclisimize "Gazilik" ünvanı verilmiştir. Demokratik Sol Parti olarak bizim anlayışımıza göre TBMM Gazi’dir, Kahramandır, demokrasinin mabedidir, milletin evidir. Orada milletin vekilleri eğri ya da doğru, düşüncelerini paylaşacak, desteklerini ya da eleştirilerini özgürce yapacak ve herkes de buna saygı duyacak.
Hatip kürsüde konuşurken onun insicamını bozacak, söylediklerinin anlaşılmasını zorlaştıracak şekilde söz ve gürültüyle karşılık vermek her şeyden önce halkın bilgi alma hakkının gaspıdır, en hafif deyimiyle ayıptır. Milletvekili dediğimiz kişi topluma rol model nitelikte olmalıdır. O parlamentodan nice parti liderleri geçti, biz hiçbirinin diğerine hakaret ettiğine, konuşmasını engellemeye çalıştığına tanık olmadık. Ecevit’i, Erbakan’ı, Demirel’i, Türkeş’i, Özal’ı, Çiller’i, Yılmaz’ı ve daha niceleri o kürsüde birbirlerini en acımasız şekilde eleştirdiler ama hiçbiri diğerine hakaret etmedi, küfür savurmadı! Bu nasıl bir kalitesizliktir, bu ne pespayeliktir, bu nasıl bir seviyesizliktir? Bir milletvekili diğer milletvekiline nasıl küfredebilir? Ya da sözde O’nun adına savunmasını yapan Grup Başkan Vekiline göre başkasına değil kendine nasıl küfredebilir? Yahu insan, hele bir milletvekili, kendine veya bir başkasına, dahası bir kadın olan kendi anasına o sıfatı nasıl yakıştırır? Bu olanlar karşısında resmen dumura uğruyoruz! Yetmiyor… Milletvekili sıfatlı bir başkası Milletvekili arkadaşını yumrukluyor, kafasını yarıyor, hastanelik yapıyor. Utanmazlık, arlanmazlık artık boylarını aştı bunların. Bu millet sizi ne diye gönderdi o kutlu çatının altına? Birbirinize küfredin, hakaret edin, kavga edin, birbirinizin kafasını gözünü patlatın diye mi gönderdi?! Allah sizi de bildiği gibi yapsın! Bunlara ne kadar kınama cezası verirseniz verin, bu tipler iflah olmaz birer meczup haline gelmişler, Meclisin itibarını, asil Türk milletinin haysiyetini ayaklar altına almışlardır.
Bu tür davranışları sergileyenlerden birkaç tanesinin vekilliği o Mecliste oy birliğiyle düşürülse bakın bakalım bir daha küfretmeyi, yumruk sallamayı acaba yerinden kalkar mı!
Değerli arkadaşlarım, hangisine el atsanız elinizde kalıyor. Bakın sizlerle bir başka pespayeliği de paylaşmak isterim.
Bütçe görüşmeleri ve bu sataşmalar devam ederken biri de Cumhuriyet Halk Partisi sıralarının en önünde oturuyor, sözüm ona milletvekili olmuş, partisi O’nu TBMM Grup Başkan Vekili yapmış, ülkenin, devletin 2023 yılı Bütçesi konuşulurken yanlışları, eksikleri takip et, grubundaki Milletvekillerinin Genel Kurul salonunda eksiksiz yer alıp almadıklarını denetle demişler. Bu beyzadem ne yapmış? Almış eline cep telefonunu poker oynuyor! Bakar mısınız manzaraya! İnanın söyleyecek söz bulamıyorum! Aramızdan ayrılalı iki yıl oldu, değerli gazeteci Bekir Coşkun rahmet istedi demek ki rahmetle anıyorum; O öyle derdi: Ce Ha PES!!! Sayın Erdoğan boşuna demiyor; Allah bu ana muhalefeti başımdan eksik etmesin diye! İşte Demokratik Sol Parti’nin yer almadığı bir parlamentonun ne hale geldiğini hep birlikte ibretle gözlemliyoruz. Onun için önümüzdeki dönemde DSP mutlaka parlamentoda güçlü bir şekilde yer alacaktır ve o mecliste ne bu tür seviyesizliklere ne de bölücü siyasete asla izin vermeyecektir.
Değerli, basın mensupları,
Bir taraftan 2023 Bütçesi görüşülmeye devam ederken bir taraftan da emekçilerin merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına dün itibariyle başlamış oldu. Şunu hepimiz kabul etmeliyiz ki, işçi yoksa işveren olmanın, işveren yoksa işçi olmanın anlamı da, imkânı da yoktur! Demokratik Sol Parti olarak öteden beri savunduğumuz tek bir düstur vardır, o da ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen düsturudur. Bu düstur, Bülent Ecevit’in demokratik sol kuramı ortaya koyduğu 1960’lı yıllardan beri hayata geçirmek üzere siyasetini yaptığımız kavramdır. Eğer insanımızı “insanca yaşam” koşullarında yaşatırsak siyaset yapmamızın bir anlamı olur. Eğer işveren, işyerinde, fabrikasında, tarlasında çalıştırdığı emekçinin hakkını verebiliyorsa topluma ve devlete faydalı birey olur.
Eğer işçi, kendisine verilen ücretin karşılığında özveriyle ve işini sahiplenerek çalışıyorsa evine helâl ekmek götüren birey olur. Türkiye, tüm dünyayla birlikte Covid-19 pandemisinin de dayattığı olumsuzlukların etkisini iliklerine kadar hissetmiş olmanın yanı sıra özellikle tarımsal üretimde ve ekonomide bazı kararlardaki yanlış tercihleri sebebiyle son zamanların en ağır ekonomik bunalımıyla karşı karşıya kalmıştır. Mesele şudur ki, unutmayalım herkes aynı geminin yolcusudur. Dolayısıyla bu gemi yüz yıldır bir şekilde yüzmektedir ve sonsuza kadar yüzmelidir, yüzecektir!
Türk-İş’in Kasım/2022 ayı verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 7.785 lira, yoksulluk sınırı ise 25.365 lira seviyesine çıkmıştır. Bu hakikaten ürkütücü bir manzaradır. 2022 yılı ilk yarısında net asgari ücret 4.253,40 lira olarak belirlenmişti. Yaşanan yüksek enflasyon sonucunda yılın ikinci yarısı için de brüt 6.471,00 lira, 5.500,35 lira da net olarak açıklanmıştı. Artış oranı enflasyonun çok gerisinde, % 29,20 civarında gerçekleşmişti. Her şeyden önce şunu belirtmek isterim ki, 2021 yılı Aralık ayı ile Mayıs/2022 arası dönemin enflasyon oranı TÜFE’de % 45,18 olarak gerçekleşmişti. Şimdi ise 2022 yılı Aralık ayı ile Mayıs/2023 arası enflasyon aylar toplamı itibariyle % 12 – 17 bandında gerçekleşir diye öngörüyoruz. Dolayısıyla bu sebeple enflasyon % 51,21 ile % 56,21 arasında bir seviyeye inecektir. Yukarıda belirttiğimiz rakamlara göre enflasyon baz etkisiyle düşeceğinden 2023 yılında büyük bir ihtimalle Asgari Ücret bir kere, yani dün başlayan görüşmelerin neticesinde belirlendiği şekilde yıl sonuna kadar geçerli olacaktır. Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi kesimini sadece TÜRK-İŞ’in temsil edecek olması ve Genel Başkan Sayın Ergün ATALAY’ın her ne kadar “başlangıç rakamımız 7.785 liradır, pazarlıkla çıkabildiğimiz kadar çıkacağız” diyerek düzeltmeye çalıştığı talihsiz açıklamalar sonrası daha ilk dakikada maça 1-0 mağlup başlamıştır.
Buradan Sayın TÜRK-İŞ Genel Başkanına da seslenmek isterim; sizin pazarlık başlangıcı dediğiniz rakam Aralık/2022 ayı başında, yani bu ayın başında tespit ettiğiniz rakamdır. 2023 yılı için belirlenecek rakam belki de 2024’e kadar geçerli olacaktır. O zaman açlık sınırı nereye kadar çıkacaktır hiç hesap ettiniz mi? 13 aylık bir süreden bahsediyoruz. Asgari Ücret belirlenirken sadece enflasyon rakamları değil, hayat pahalılığı artışları da dikkate alınmalıdır. Buna göre de Demokratik Sol Parti olarak Asgari Ücretin 8.800 ile 9.300 lira aralığında kararlaştırılmasının uygun olacağını düşündüğümüzü açıkça ifade etmek isterim. Ama bu arada işverenin de eli rahatlatılmalıdır. Meselâ; SGK priminin ve tazminat priminin yüzde 40 – 50 oranında daha az ödenmesi gündeme getirilebilir. Bu bizim önerimizdir. Zira önceki gün TİSK’in Sayın Genel Başkanı Özgür Burak Akkol’un 28. Olağan Kongresindeki konuşmasında “Asgari ücret taban ücrettir. Makul olması gerekir. İmkânı ve gücü olan işverenlerimizi, bunun üzerinde ücretler vermeye de teşvik ediyoruz.” şeklinde bir görüş ortaya koymasının değerli olduğunu da söylemeliyim. Aksi takdirde daha önceki açıklamalarımda da değinmiş olduğum gibi, bu ülkenin asli unsuru kendi insanımızın yerine sığınmacılardan oluşan kaçak işçi çalıştırma oranı yükselebilir. Bunun sonuçları daha vahim olur. Bir de bunun yanında Aralık ayında EYT’lilerin durumundaki yeni gelişmeler gündeme gelecektir. Kulislerde kadınlar için 48, erkekler için 50 yaş sınırı konuşulup kamuoyunun tepkisi ölçülmektedir. Bizim fikrimiz, yasanın çıkarıldığı 09 Eylül 1999 tarihinden önceki emeklilik şartlarına göre hakların verilmesidir. Ayrıca Ocak/2023 tarihinde çalışan memur ve tüm SGK emeklilerinin maaşlarına yapılacak zammın enflasyon oranı yanında en az 2.500 lira da seyyanen zam yapılmalıdır.
Değerli basın mensupları,
Büyük büyük billboard reklamlarıyla “BEKLEYİN” denilerek dikkat çekilen 03 Aralık günü İstanbul Lütfi Kırdar Salonunda gerçekleştirilen “CHP’nin Vizyon Belgesi” sunumunu sizler gibi biz de yakından izledik. Yaklaşık 5 saat süren programdan bugün akıllarda kalanların ilk sıralarında kim kiminle tokalaşmadı, kim nasıl uyudu, konuşmacıların ne kadar ücret aldığı konuları kaldı. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, 2023 seçimlerinde 13.ncü Cumhurbaşkanlığı hedefini güçlü bir şekilde ortaya koyan bir siyasi iradenin halktan uzak bir formatta sadece ilgili akademik çevrelere ve elit kesime hitap ettiği bir program izledik.
Halkın anlayabildiği, daha önceden söylenmemiş tek bir vaat, tek bir hedef yoktu.
Soyut kavramlarla bezenmiş, akademik jargonla hazırlanmış, tamamen asil Türk milletini vasıfsız sayan ve küçük gören birtakım aktörlerin parlatıldığı ibretlik bir film seyrettirildi. İnsan şunu sormadan edemiyor; bu memlekette, Türkiye’de yaşayan ekonomist kalmadı da mı elin Amerikalısı, yandan Amerikalısı bizim kurtuluş reçetemizi yazacak? Cumhuriyet Halk Partisinde Faik Öztrak gibi DPT Müsteşar Yardımcılığı, Hazine Müsteşarlığı yapmış, Prof. Dr. Hurşit Güneş gibi alanında uzmanlar dururken, Mahfi Eğilmez gibi Hazine Müsteşarlığı yapmış, Prof. Dr. Özgür Demirtaş gibi İktisatçılar dururken bu gayretkeşliğin altında neyin yattığı mutlaka halka anlatılmalıdır. Biz DSP olarak 2001’de bu filmi yaşamıştık. Partimizin Başbakanı Bülent Ecevit “siyasi hayatımdaki en büyük hatamdır” demişti Kemal Derviş için. Demek ki, dün işlerine geldiği zaman Bülent Ecevit’in kasketini kafasına takanların, bugün Ecevit’in yaşadıklarını hatırlamadıkları gibi tam tersine kurgulanan kumpasların esareti altında çaresizliklerine hep birlikte tanık oluyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinin 2023 Vizyonu örneğini 2023 bütçe görüşmelerinde yakından izledik. Bu vizyonun “Kendi kendine küfreden(!)” bir milletvekili ile iktidar partisi sözcüsünün konuştuğu sırada elinde cep telefonuyla poker oynayan Grup Başkan Vekilinden ibaret olduğu ortaya çıktı. Gerçi onları da yadırgamamak lâzım, zira 03 Aralık’ta uzak bağlantıyla müstemleke valisi edasıyla akıl veren yabancı kayyumlar yerine kendilerine ihtiyaç duyulmayacağını bildiklerinden olsa gerek orada can sıkıntılarını gideriyorlar.
Her fırsatta tekrarlıyorum ve tekrarlamaktan da vazgeçmeyeceğim; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu durumda söylediğini ve bizlere olan nasihatini bir kez daha dikkatlerinize sunmak isterim;
“Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık, Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Hâlbuki, hangi istiklal vardı ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Değerli basın mensupları,
Ege’de sular durulmuyor. Bir takım oldu-bittilerle, Amerika ve AB’nin dolduruşuyla, ya da halk arasında söylenen tabirle “bunların verdiği gazla” Yunanistan, yarattığı sorunları katmerleştiriyor ve diplomatik ortamın ısınmasına katkı koyuyor. Bunun akılcı bir strateji olmadığına dikkat çekmek isterim. Demokratik Sol Parti her zaman barıştan, kardeşlikten, iyi komşuluk ilişkilerinden yana olmuştur. Büyük Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi kapsamında olmak üzere DSP’nin bölge merkezli dış politika programının içeriğinde, Türkiye’ye karşı düşmanlık besleyenlere ve bu doğrultuda politika geliştirenlere yönelik müsamahakâr bir yaklaşımı yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Buradan Yunanistan’a seslenmek isterim; küresel emperyalist sistemin göz önündeki yönetmeni Amerika’ya fazla güvenmeyin!
Bakın, düne kadar F16 satışının engelleneceği konusunda size umut verdiler ama bugün vaz geçtiler. Onların ipiyle kuyuya inerseniz kuyuda kalırsınız.
Bizi de yakından tanırsınız, 1974’de Kıbrıs Barış Harekâtını gerçekleştiren devlet adamı Bülent Ecevit’in partisiyiz. Size ve özellikle “sizi gaza getirenlere” Türkiye Dışişleri Bakanı’nın uyarısının dikkate alınmasını şiddetle tavsiye ederim. İster gökteki, ister yerdeki, isterse de denizdeki vatan olsun. Unutmayın ki; bunlardan birine halel gelmesi durumunda demiyorum “ihtimalinde” gerisi teferruattır!” ifadelerine yer verdi.