Baro Başkanı Av. Tahir ELÇİ, Dört Ayaklı Minare Önünde Anıldı
Baro Başkanı Av. Tahir ELÇİ, Dört Ayaklı Minare Önünde Anıldı: Bir Kez Daha Söylüyoruz "Devletin Aydınlatamadığı Cinayet Yoktur, Aydınlatmadığı Cinayet Vardır..."
Baro Başkanı Av. Tahir ELÇİ Anma Programı kapsamında 'Adliye Önünden Dört Ayaklı Minareye Yürüyüş' ve basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına Tahir ELÇİ Vakfı Başkanı Türkan ELÇİ ile Elçi Ailesi üyeleri, TBB Başkan Yardımcısı Av. Gürkan ALTUN ile Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Ali BAYRAM, Av. Nizam DİLEK ve Av. Abdulbaki ÇELEBİ, Tunceli Barosu Bşk. Av. Fatma KALSEN, Batman Barosu Bşk. Av. Erkan ŞENSES, Mardin Barosu Bşk. Av. İsmail ELİK, Ağrı Barosu Bşk. Av. Serdar GÜNAKIN, Adıyaman Barosu Bşk. Av. Bilal DOĞAN, Şanlıurfa Barosu Bşk. Av. Abdullah ÖNCEL, Bingöl Barosu Bşk. Av. Ömer Faruk HÜLAKÜ, Van Barosu Bşk. Av. Sinan ÖZARAZ, Muş Barosu Bşk. Av. Kadir KARAÇELİK, Şırnak Barosu Bşk. Av. Rojhat DİLSİZ, Hakkari ve Mersin Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri, Van Barosu, Ankara Barosu ve Şanlıurfa Barosu önceki dönem Baro Başkanları, HDP Grup Başkan Vekili ve Siirt Milletvekili Av. Meral DANIŞ BEŞTAŞ ve Diyarbakır Milletvekili İmam TAŞÇIER katıldı. Dört Ayaklı Minare önünde yapılan açıklamada söz alan Baro Başkanımız Av. Nahit EREN, Tahir ELÇİ Vakfı Başkanı Türkan ELÇİ ve TBB Başkan Yardımcısı Av. Gürkan ALTUN konuşma yaptı.
Değerli Basın Emekçileri, Kıymetli Dostlar!
Diyarbakır Barosu başkanı Av. Tahir Elçi, tam 7 yıl önce bulunduğumuz bu yerde, bu kadim kentin tarihi ve kültürel mirasını korumak; savaşa, operasyona ve çatışmaya karşı barışın sesini yükseltmek istediği esnada aramızdan alındı.
Değerli bir hukukçu ve insan hakları savunucusunun aramızdan alındığı 28 Kasım 2015 tarihi, aynı zamanda Türkiye’de yeni bir karanlık dönemin başlangıç tarihi olmuştur. Bu tarihi alanda başlayan çatışmalar o günden sonra yıkıcılığı artarak devam etmiş, insan hakları ihlallerinde dramatik bir yükseliş görülmüş, temel hak ve özgürlükler askıya alınmış, onbinlerce insan yerlerinden ayrılmak zorunda bırakılmış, ülkenin en önemli ve can yakıcı meselesi olan Kürt meselesinde yeniden güvenlikçi politikalara dönülmüştür.
Karanlık bir dönemin başlangıcı olan bu cinayetin üzerinden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen failler hala tespit edilememiş veya cezalandırılmamıştır. Elçi ailesinin, hukuk camiasının ve toplumun adalet duygusu maalesef hala tatmin edilememiştir. İlk andan itibaren yargı makamlarının isteksiz tutumu, soruşturma aşamasındaki skandal gelişmeler; bizlere bu cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığını göstermiştir. Bütün bu isteksizlikliğe rağmen Diyarbakır Barosu ve Elçi Ailesinin avukatlarının ısrarı neticesinde, cinayetin üstünden dört buçuk yıl geçtikten sonra vasat bir iddianame hazırlanmış ve yargılama süreci başlamıştır.
Ancak mahkeme heyetinin bugüne kadar gerçekleşen altı celsedeki tutum ve davranışları kurmuş oldukları ve vazgeçtikleri ara kararları ile soruşturma aşamasında kendisini gösteren cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığına dair kanaatlerimizi pekiştirmiştir. İlk celseden beri biz katılanlara yönelik tutumu, soruşturma aşamasında yaşanan ve yargılama esnasında açığa çıkan hukuksuzluklara karşı kayıtsız tutumlarını hukuk adına kaygıyla izliyoruz. Özellikle bir önceki celsede dönemin başbakanının tanık olarak dinlenmesi yönündeki karardan savcılığın talebi üzere duruşma tarihini beklemeden vazgeçmiş olması, dava duruşmasının 8 ay sonraya bırakılması hukuk adına büyük bir skandal ve dava dosyası açısından da dışsal bir müdahaleyi gözler önüne sermiştir.
Bütün bu hukuksuzluklara rağmen buradan tüm ilgililere bir kez daha hatırlatmak istiyoruz; Tahir Elçi cinayetini alelade bir cinayet olarak görmenize, davasına da sıradan bir dava olarak bakmanıza asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’de son yüzyıldır yaşanan birçok politik cinayetin aydınlatılmadığının farkında olduğumuz gibi, bu tür cinayetlerin tüm yönleri ile aydınlatılmasının güçlü bir siyasi irade ile mümkün olacağını da çok iyi bilmekteyiz. Zira yaşadıklarımızdan çıkardığımız bir sonuç olarak şunu açık ve net bir şekilde ifade edebiliriz; devletin aydınlatamayacağı cinayet yoktur, aydınlatmadığı cinayet vardır. Bu davanın, siyasi ağırlığına ve Tahir Elçi’nin isminin hatırasına yaraşır bir şekilde sürdürülmesi, siyasetin de yargı kurumunun da boynunun borcudur.
Değerli dostlar,
Türkiye’de, insan hakları rejiminin tesis edildiği, siyasetin derinleştirdiği kutuplaşmanın aramızdan çekildiği, Kürt meselesinin demokratik ve evrensel değerler ölçüsünde çözüme kavuşturulduğu bir toplumsallık, ebedi başkanımız Tahir Elçi’nin de özlemidir. Diyarbakır Barosu olarak böyle bir geleceği inşa etme yolunda üst üste koyduğumuz her taşın, içinde yaşadığımız topluma olan sorumluluğumuz kadar, değerli başkanımıza olan sözümüzün bir gereği olduğunu da biliyoruz. Bu vesileyle bugüne kadar yaşananlardan gerekli derslerin çıkarılarak hepimiz için iyi olanı hayata geçirmenin siyaset kurumunun en önemli görevi ve sormluluğu olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Bizler; ömrünü ağır insan hakları ihlalleriyle mücadeleye adayan, son nefesinde bile şiddete karşı barış ve demokrasiyi savunan ebedi başkanımızın aramızdan alınışının yedinci yılında, kendisini bir kez daha saygıyla anıyor, barış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları mücadelesini sürdürmeye devam edeceğimizi, onun aziz hatırası önünde bir kere daha yineliyoruz.
Diyarbakır Barosu olarak, kolluk ve yargı yetkisinin olabildiğince keyfi ve kötüye kullanılarak, Tahir Elçi cinayetinin karartılması çabalarına karşı durmaya, bu cinayetin tasarlanması, işlenmesi ve üzerinin örtülmesinde doğrudan ve dolaylı rolü ve etkisi olan herkesin yargı önüne çıkarılması için çabamızı sürdüreceğimize dair vermiş olduğumuz sözü Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz.