Samsun’da TEKEL’in özelleştirilmesinin ardından British American Tobbaco’ya devredilen Ballıca sigara fabrikasında, 9 işçi sendikal mücadelede aktif olarak yer almaları ve çalışma koşullarının insanileştirilmesi talebiyle başlattıkları mücadelenin ardından ‘performans yetersizliği’ bahanesiyle işten çıkarıldı.
İşten çıkarıldıkları gün direnişe geçerek PE BAT İşçi Komitesi’ni kuran işçiler bugün de fabrika önünde eylemdeydi. İşçi ailelerinin de destek verdiği eylemde bir açıklama gerçekleştiren işçiler, işe iade talebiyle başlattıkları mücadelenin haklarını alana dek süreceğini ifade ettiler.
Mücadelenin yalnızca dışarıda sürmediğini, komite çalışmalarının içeride de devam ettiğini dile getiren işçiler, “Bu toprakların yabancısı biz değiliz, sizsiniz!” diyerek İngiliz şirkete seslendi.
İşçiler tarafından yapılan açıklama şöyle:
Değerli basın emekçileri, sevgili Samsun halkı;
Bizler 10 yılını, 15 yılını bu fabrikaya vermiş British American Tobacco işçileriyiz. 18 Ağustos günü 9 arkadaş, sözlü olarak, yıllardır ter döktüğümüz, gecemizi gündüzümüze katıp emek verdiğimiz işimizden atıldığımızı öğrendik. Maruz bırakıldığımız hukuksuzluğun yarattığı üzüntü bir yana, tarafımıza işten çıkarıldığımıza dair yazılı bir evrak dahi verilme tenezzülünde bulunulmadı. Bu hukuksuzluğa karşı tebliğ edilmesi zorunlu olan resmi evraklar bizlere teslim edilene kadar fabrikadan çıkmama kararı aldık ve sonuna kadar haklı olduğumuz bir direnişe başladık. Eylemimizin kent genelinde ses getirmesi üzerine, ertesi gün tarafımıza verilen kağıtlarda, bazı arkadaşlarımızın ‘idari izne’ çıkarıldığı, bazılarının ise iş akdinin fesh edildiği yazıyordu. İşten atılmamıza dair bizlere sunulan gerekçe ise ‘performans yetersizliği’ydi. Evet! Son beş yılında kâr rekorları kırarak, dünya sıralamasına giren şirketimiz, ortalama 10-15 yıldır burada çalışan ve bu kârda doğrudan payı olan emektar ve çalışkan işçilerini ‘performanslarının yetmediği’ yönünde asılsız bir gerekçe ile işten çıkardı.
Tahmin edersiniz ki işin aslı hiç de öyle değil. Bizler fabrika içerisinde çalışma koşullarını iyileştirebilmek, maaşlarımızın ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullar da gözetilerek düzenlenmesini sağlamak üzere mücadele ettiğimiz için işten çıkarıldık. Fabrika yöneticileriyle içerideki işçi arkadaşlarımızın da olduğu bir toplantıda arkadaşlarımız adına taleplerimizi dile getirmemiz ve çok sayıda mesai arkadaşımızın bizlere destek veren bir tavır göstermesi üzerine, aradan bir ay dahi geçmeden işten çıkarıldığımızı öğrenmiş bulunduk. Bu bile BAT patron ve yöneticilerinin işten çıkarmalardaki niyetini açıkça ortaya koyuyor. BAT yönetimi yıllardır olduğu gibi bugün de hakkını arayan, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mücadele eden, mevcut koşulları sorgulayan işçilere, emekçilere düşman gözüyle bakıyor.
Burada işe girdikleri sene bebeği olan arkadaşlarımızın çocukları lise çağına geldi. Bizlere yıllardır bir aile olduğumuzu, aynı gemide olduğumuzu söyleyen patronlar, ömrünün en güzel yıllarını burada ter dökerek, yer yer çocuklarının, eşlerinin yüzüne hasret geçiren işçilerine hiç düşünmeden bu saygısızlığı yapabildiler. Bizim alın terimizi yalnızca kâr kapısı olarak görenler, ailelerimizin geleceğini de bizlerle beraber bu fabrikanın kapısı önüne koydular. İnsana, emeğe, emekçiye karşı içinde en ufak bir iyi niyet taşımayan; kendi çıkarları ve şirketlerinin kâr oranları dışında hiçbir şeyi düşünmeyen ve umursamayan para babaları; bizleri işten çıkararak yürüttüğümüz haklı mücadeleyi kırabileceklerini düşündüler. Bekledikleri gibi olmadı, olmayacak da! İşçilerin örgütsüzlüğünden, dağınıklığından güç alan şirket; hakkımız olanın çeyreğini bile karşılamayan tutarların yazılı olduğu kağıtları imzalayıp mücadele etmekten, hakkımız olanı istemekten geri duracağımızı, yan yana gelmeyip, bize reva gördükleri hukuksuzluğa boyun eğip evlerimize döneceğimizi sandı. Yanıldılar.
Yanılıyorsunuz!
Biz işçiyiz. Bizi birleştiren, yan yana getiren, kaderlerimizi ortaklaştıran sıfatımız budur. Hakkımızı istedik diye “nankör” olduk. Eylem yaptık diye “bozguncu” olduk. Bizlere her fırsatta “aynı gemideyiz” masalları anlatanlar, ilk fırsatta ocağımıza incir ağacı dikmeye kalktı. Boyun eğemezdik, eğmedik. Açıkça belirtiyoruz: Biz emeğinden başka hiçbir serveti olmayanlarız. Onuruyla, namusuyla, haysiyetle yaşamak, çocukları için güzel günler, yıllar yaratmak isteyen işçileriz, emek verenleriz. Bizleri kurduğunuz oyunlarda oyuncu yapabileceğinize inanıyorsanız yanılıyorsunuz. Alın terimiz için, hakkımız için sonuna kadar mücadele etmekten bir adım geri durursak, bu fabrikanın kapısına insanlığımızı, kişiliğimizi de bırakmış oluruz. Biz boyun eğersek, çocuklarımızın yüzüne bakamayız. Sizler; emekçinin emeği üzerinden gününü gün eden, yedi sülalesini üzerine çöktüğünüz emeğimizle doyurabilecek olanlar bunun ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorsunuz. Ekmeğini emeğiyle kazanan sınıf kardeşlerimiz de verdiğimiz mücadelenin farkındadır, destekçisidir.
Uyarıyoruz!
Derhal ilk günden bugüne ter dökerek, hakkını vererek yaptığımız işimizi geri istiyoruz. Toplu işten çıkarmalara hazırlandığınızı, içeride hakkını arayan, ekmeği için mücadele eden birçok arkadaşımızı da işten çıkarmak üzere yaptığınız listeler olduğunu biliyoruz. Mücadelemiz yalnızca bu kapının önünde gördüğünüz bizlerle sınırlı değildir. O listeleri de derhal yırtıp atın! Yaptığımız eylemlerle, birliğimizden aldığımız güçle attığımız adımlarla nasıl Tüm Türkiye’ye birkaç saat içinde buradaki haksızlığı, hukuksuzluğu duyurduysak, aynı taleplerle mücadelemiz içeride de sürmektedir. Açıkça ifade ediyoruz; arkadaşlarımızla yan yana gelerek hakkımız olanı almak için kurduğumuz işçi komitesi, işten atılan arkadaşlarımızla sınırlı değildir. Burada inanç ve kararlılıkla yürüttüğümüz mücadelenin içerideki mücadeleyi de beslemesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapacağız da.
İşçilerin ekmeğiyle oynamaktan, çocukların geleceğini çalmaktan derhal vazgeçin! Bugün şehrimiz Samsun’dan çıkardığımız ses bugün itibariyle yurdumuzun dört bir yanında yankı bulacak, yarın dünyanın birçok ülkesinden de duyulacaktır. Hakkımız olanı alana kadar elimizdeki tüm imkan ve olanakları bu hukuksuzluğu teşhir etmek için kullanacağız. Maruz bırakıldığımız zorbalığı dilden dile, bastığımız açıklamaları, yer aldığımız haberleri elden ele dolaşır hale getireceğiz.
Evet, mücadele etmek, hakkımızı aramak bizler için onur meselesidir ve bizler birlikte attığımız her adımı gururla atarız. Çocuklarımız evlerde bizleri beklerken eylem yapmaya meraklı değiliz. Ancak bu hukuksuzluk bir an önce son bulmazsa, işimize geri iade edilmezsek, haklı taleplerimiz esnetilmeden, sündürülmeden kabul edilmezse, bu sesi şehrimizin ve güzel ülkemizin farklı noktalarında da çıkaracağımızdan, bu mağduriyete tüm halkımızı şahit edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Bu toprakların yabancısı biz değiliz, sizsiniz! Size kimin ev sahibi olduğunu gerek meşru eylemlerimizle, gerek de hukuk alanında yürüteceğimiz mücadeleyle hatırlatacağız.
TALEPLERİMİZ:
– İşten atılan işçiler derhal geri alınmalı, işten çıkarmalar son bulmalı, işten çıkarma listeleri yırtılıp atılmalıdır.
– Performans sistemi adı altında, işçileri baskı ve mobbinge maruz bırakan işçi düşmanı uygulama sonlandırılmalıdır.
– Maaşlarda ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullar da gözetilerek, bizlerin insanca yaşayabilecekleri ve geçinebilecekleri düzenlemeler yapılmalıdır.
SAMSUN BAT İŞÇİ KOMİTESİ