Ferdi'den sonra Akbayram'ın Gidişleri Gibi..
Susadım çeşmeye, varmaz olaydım
Elinden bir tas su, içmez olaydım
Yolum düştü köyünüzden geçmez olaydım
Gelmez olaydım, güzel yüzüne bakmaz olaydım
Yolum düştü köyünüzden geçmez olaydım
Gelmez olaydım, güzel yüzüne bakmaz olaydım..
diyerek hem kulaklarımızın pasını silen hem de yaşadıkları ile bir hayli yorulan kalbimize, gönlümüze seslenen Ferdi Tayfur’un, hepimizin suyunu kanarcasına içtiğimiz çeşmeler gibi kuruyup, beklenmedik bir anda gidenler gibi çekip gitmesi ardından;
Öyle ağırım ki kendime
Sen benden gittin gideli
Öyle ağırım ki kendime
Sen benden gittin gideli
diyen Edip Akbayram’da bizden çekip, gidenler arasında yer aldı..
Çeşmenin başına, bir güzel inmiş
Eğilmiş zülfünü, suya düşürmüş
Mevla’m bu güzeli kime yar etmiş
Gelmez olaydım, güzel yüzüne, bakmaz olaydım
Mevla’m bu güzeli kime yar etmiş
Gelmez olaydım, güzel yüzüne, bakmaz olaydım..
Diye devam eden Ferdi babanın ardına takılıp giden Edip Akbayram’ın;
Tenim küs olmuş tenime
Sen benden gittin gideli
Tenim küs olmuş tenime
Sen benden gittin gideli..
deyişi eşliğinde yaşanmışlıklarımızı anımsayarak beklenmedik bir anda gidenlere mi yoksa,
Gönülden gönülle gözler yol bulur
Aşıkların yüreğinde ateş kor olur
Bir garibim bu yerlerde vuran çok olur
Gelmez olaydım, güzel yüzüne bakmaz olaydım
Bakmaz olaydım, bakmaz olaydım..
Diyen Ferdi’ye mi yansak diye yerimizde kala kalırız..
Çünkü ”Yokluğunda öldü gönlüm..’ diyen Akbayramların adımıza söyledikleri o güzel bir o kadarda can alıcı bir o kadar da ‘Bana sor’ diyen Tayfur’un ‘Uykusuz gecelerin sabahını bana sor, yarım kalan aşkımın acısını bana sor..’ feryadı ile ‘bana soooor..’ diye haykırmakta bir o kadar zor..
Evet, bugün yada yarın belki de biraz sonra çekip gideceğimiz dünyamızı terk edenler gibi bizlerinde bir gün Ferdi’yi, Edip’i birilerine dinleteceğimiz kesin olan şu hayat denen kısa yol, ‘yaşanmamış yılları bana sor..’ serzenişi ile noktalanacak..
Bu nedenle; Sıranın kendimize geldiğini hiç düşünmeden ‘kara haber’ denilen ölüm haberleri ile ancak hatırladığımız dost, eş, arkadaş, sevdiklerimizin cenaze törenlerinde gördüğüm manzara bu toplumun ne kadar birlikteliğe ihtiyaç duyduğunu ama bu birlikteliğin sağken anlayamadığımızı da bitti denen ilişkilere benzer ölümlerin mezarlıklardan ayrılırken anlıyoruz.
Evet gerek kendimize yakın yada bir dost dediğimizin yakınının birinin kaybı ardından yaşanan bu durum sadece memleketim Ardahan’da merkez de değil, başta İstanbul olmak üzere büyük metropollerde de bu manzaralara sıkça rastlarken, Ardahan’ın gelişimi, ülkemin iç barışı için yaşanan onca ayrılıkların en ağırı olan sevdiklerimizi kara toprağa verip, ayrıldığımız mezarlıklarda çıkarken bu birlikteliğin tüm alanlarda hissedilmesi için neler yapılabileceğini de masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum.
Evet yüzlerce insanın katıldığı bir yakınımızın kaybının ardından düzenlenen cenaze törenlerinde gördüğümüz bu manzara biz Ardahanlıların yanı sıra tüm ülkedeki toplumlar arasında yaşanan birliktelikleri ve acıları paylaşmaların en güzel yönünün acı günde, güzel günde el ele verirken sorunlar ile ilgili ise nedense bir araya gelmemesidir..
Bunun için cenazelerdeki birlikteliğin sağken de tüm sevdiklerimize ve toplum denen tabana, kamuoyuna yayılması için hepimize görev düşmektedir..
Bu nedenle; Dünkü, bugünkü biraz sonra gelecek olan kara bir haber ile her an yaşanacak yeni bir ayrılık ardından düzenlenen cenaze törenlerindeki o güzel birlikteliği her yönde değerlendirip, bir arada olup, birlikte hareketin işareti olan cenaze birlikteliği gibi başta sorunların çözümünde sorumlu olanlara ve bu ülkeyi, birlikte yaşanmışlıklarla tüm sevgisini yüreğiyle karşıya hediye edenleri anlamazlara ve herkese büyük bir görev düşüyor.
Yoksa; Ferdi’den sonra Akbayram’ın beklenmedik gidişleri ardından söylendiği gibi bir gün söylenecek olan bir ağıt ile o çeşme gibi kuruyan ve bir damlacık bile akıtmayacak hale düşen yorgun gözlerle görülecek günlerinde bittiğini anlatan, ‘Bir tek seni seven ama sana bir türlü seni sevdiğini anlatamayan da öldü zalim, haberin var mı? Bu yazıyı sana yazan da öldü.. Haberin var mı?’ derler..
Ferdi'den sonra Akbayram'ın Gidişleri Gibi

05 Mart 2025, Çarşamba - 16:46