Asrın felaketi olarak tanımlanan ve 11 ili doğrudan etkileyen depremler sonrası en çok zarar gören illerimizden Hatay’da felaketin yaralarını sarmak için sürdürülen çalışmalar hızla devam ediyor. İGA da bölgede 350 konteynerlik kent kurulumunu tamamlamak için yoğun bir şekilde çalışırken; yaklaşık 2 bin 100 afetzedeyi 8 Mart itibarıyla ağırlamaya başlamayı hedefliyor.
Türkiye, son yüzyılın en büyük felaketi olarak adlandırılan ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarını sarmaya çalışırken; İGA, depremin en çok etkilediği illerden olan Hatay’da evsiz kalan afetzedelerin barınması için bir konteyner kent kurmak üzere geçtiğimiz hafta harekete geçmişti.
Hatay İl Jandarma Komutanlığı’nın yanında yer alan ve Hatay Valiliği tarafından İGA’ya tahsis edilen 30 dönümlük arazi üzerinde kurulacak 350 konteynerlik kentin, 350 aileye yuva olması planlanıyor. Tüm kurulum ve donanımını İGA’nın üstlendiği; inşaatına 13 Şubat tarihinde başlanan kent, 8 Mart itibarıyla depremzedeleri ağırlamaya hazırlanıyor. Çalışmaların büyük bir hızla sürdüğü konteyner kentte 89 personel ve 34 iş makinesi 7/24 vardiyalı olarak görev yapıyor.
İstanbul’dan sevkiyatı 20-26 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen 21 metrekarelik konteynerlerin her birisinde mobilya, duş, tuvalet ve mutfak tezgâhı mevcutken; her bir konteyner 5-6 kişilik bir ailenin geçici barınma ihtiyacını karşılayabiliyor. Kentte ayrıca yemekhane, mutfak, çamaşırhane, çocuk oyun alanı ve mescit gibi alanlarda yer alıyor.
“İGA İstanbul Havalimanı, olası İstanbul depremine de hazır...”
Bilindiği üzere; son yüzyılda yaşanmış en sarsıcı depremlerin ardından gözler de muhtemel İstanbul depremine çevrilmiş ve konu tartışılmaya başlanmıştı. Bu doğrultuda; Türkiye’nin en büyük altyapı projesi olan İGA İstanbul Havalimanı için de farklı mecralarda kimi değerlendirmeler yapıldı. İGA İstanbul Havalimanı Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Polat’ın verdiği bilgiler; havalimanının inşa edildiği zeminin güçlendirildiği ve tüm tasarım süreçlerinin depreme uygun gerçekleştirildiği yönünde.
İstanbul’da beklenen olası deprem senaryolarının İstanbul Havalimanı’nda planlanan tüm tesis ve yapılara muhtemel etkileri, 2015 yılındaki tasarım aşamalarında dikkate alındı. Bu amaçla Mayıs 2015 tarihli İstanbul Havalimanı Sismik Tehlike Raporu hazırlatan İGA, bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı Onursal Profesörü Mustafa Erdik, Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Türkkan ve Özyeğin Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Kurucu Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Ansal öncülüğünde, ulusal ve uluslararası bir ekip ile birlikte çalıştı. Söz konusu raporda, deprem tehlikesi için kaynak faylarda oluşabilecek herhangi bir depremin muhtemel etkilerinin belirlenmesi amacı ile sahaya özgü sismik tehlike değerlendirmesi yapıldı; zemin ve binaların tasarımlarında kullanılacak deprem yükleri İstanbul Havalimanı özelinde tespit edildi.
İGA İstanbul Havalimanı Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Polat, 475 yıllık tekerrür süreli DD2* depremi etkisinde İGA İstanbul Havalimanı’nın kesintisiz hizmet verme prensibi ile tasarım ve inşaatının tamamlandığını söyledi. “Kriterimiz, İGA İstanbul Havalimanı’nın beklenen İstanbul depremi sonrasında hiç hasar görmemesi ve kesintisiz kullanım prensibinin işlemesi üzerine kuruldu. Beklenen İstanbul depreminin meydana gelmesi halinde, terminal, hava trafik kule, enerji merkezi, ARFF istasyonları dahil tüm binalarımız ve hava tarafı Pist-Apron-Taksiyolları’nda, operasyonların aksamayacağı şekilde, deprem modellemelerimiz çerçevesinde, tasarım ve inşaat çalışmalarımızı gerçekleştirdik” diyen Polat; havalimanı yapılmadan önceki jeolojik yapının değiştirildiğini ve olası deprem yükleri dahil havalimanı operasyonlarına uygun hale getirildiğinin altını çizdi.
(*) DD2: DD2 Deprem Yer Hareketi, spektral büyüklüklerin 50 yılda aşılma olasılığının yüzde 10 ve buna karşı gelen tekrarlanma periyodunun 475 yıl olduğu seyrek deprem yer hareketini nitelemektedir. Bu deprem yer hareketi, standart tasarım deprem yer hareketi olarak da adlandırılmaktadır.