Terör, bomba, kin ve nefret
Dünya bu kadar
İstersen, değişir her şey
Ölmesin çocuklar
Dünya kan içinde
Dünya yokluk içinde
Haydi sen de katıl bize
Artık ölmesin çocuklar
Haluk LEVENT
Son iki yıl boyunca dünya genelinde yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısının 6 milyonu geçtiği bir ortamın kayıpları devam ederken bu kez de silahların gölgesinde birçok ülkeyi her alanda etkileyecek olan Rusya-Ukrayna Savaşı başladı. İki ülkenin savaşmasına sebep olan uluslararası aktör ve devletler ölüm ve yıkımları futbol maçı izler gibi izlemekteler. Özellikle Ukrayna lideri Zelenski, müttefiklerinin vefasından ve desteğinden hayretler içinde kalmış. Kendisinin sırtını sıvazlayıp yürü aslanım kim tutar seni diyen müttefikleri aradan geçen sürede sadece ve sadece silah ve mühimmat göndermektedir. Peki ‘BARIŞ’ için ne yapıyorlar. Koca bir hiç… Bu savaş şunu bir kez daha hatırlattı ki söz konusu ABD / AB’nin çıkarları, savaş tüccarlarının kasası olduğunda; ikide bir "uluslararası hukuk, insan hakları, hak ve hürriyetler, demokrasi" demelerin bir anlamı olmadığının "altının kalın puntolarla çizilerek" not düşülmesi gerçekliği de ayan beyan ortada. Çıkar ve süper güç olma yolunda gözüne hırs bürümüş bir yapının iki dudağı arasından çıkan sözlerle insanlığın yok oluşu ne hazindir. Savaş, insanoğlunun icat ettiği sadece insana değil tüm canlılara zararı olan bir eylemdir. Etkileri yıllarca hatta yüzyıllarca sürecek olan bir kısır döngünün ta kendisidir. Kazananın ne kazandığını ancak kendisinin bilebildiği kaybedenin kaybettiklerinin yerinin doldurulmasının imkânsız olduğu gerçekten bir kazananın olduğu bile bilinmeyen bir felaketler zinciridir. Son yüzyılda dünya genelinde savaşlardan dolayı her yıl on binlerce çocuk hayatını kaybederken, iki katından fazlası sakat kalmakta bir o kadar çocuk ise zorunlu göçlerden dolayı başka ülkelerde doğmaktadır. Rusya’nın işgali ile birlikte evlerinden, topraklarından olan Ukraynalı aileler daha huzurlu bir yaşam ve öldürülmekten kaçmak için komşu ülkelere sığınıyor. Yanı başımızda ki Suriyelilerin göçü bitmeden diğer taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlaması insani birçok dramı yeni yeniden başlattı. Yapılan birçok araştırmaya göre savaş koşulları ve beraberinde getirdiği zorluklar özellikle çocuklar üzerinde büyük etki bırakıyor. Suriye'de devam eden savaşın on birinci yılına girdiği bugünlerde Ukrayna’da başlayan savaşta yine en ağır bedeli çocuklar ödüyor. Kimi annesi ile kimi ise tek başına elinde pasaportu ve bir kâğıda yazılmış bir telefon numarası ile kaçış yolunda eksi 10-15 derece olan bir havada… Aynı şekilde dünyanın suskunluğunu koruduğu Yemen’de 8 yıldır devam eden çatışmalardan dolayı en fazla çocuğun yaşamını yitirdiği ülkelerden biri. Her 10 dakikada bir çocuğun öldüğü Yemen'de yüzbinlerce çocuk yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Ayrıca ülkenin okulları ve hastaneleri sık sık Suudi Arabistan tarafında saldırıya uğradığı için çocukların eğitim ve sağlık haklarına erişimleri engellenmektedir. Bu arada, Afganistan'da şiddet ve kan dökme olaylarının en büyük mağduru çocuklar. Savaşta birçok çocuk silahaltına alınırken, şiddet ve terörizmden kaynaklı olaylardan milyonlarca çocuk yaşam, sağlık ve eğitim gibi temel haklarından mahrum kalıyor. Son çeyrek asırda 3 milyona yakın çocuk savaşlarda çoğunlukla acı çekerek, tıbbi yardım olmaksızın ve bazen yapayalnız öldürülmüştür. Öldürülen çocukların iki katından fazla çocuk ise sakat kalmıştır. Ve daha büyük acı ise milyonlarca çocuk yetim veya öksüz kalmıştır. Yaşanan vahşette ölümler düşünülen en büyük kayıp olmasına karşın kaybettiklerimiz bunlarla sınırlı değildir. Milyonlarca çocuk doğdukları topraklardan uzaktır. Savaşın çocukları ya mülteci kamplarında ya da toplama kamplarındadır. Yukarıdaki rakamlar, tüm dramı anlatamayabilir. Savaşın sonucunda oluşan acı ve ölüm en korunmasızları, özellikle çocukları etkiler. Beslenme yetersizliği, hava koşulları, sağlıklı ve temiz olmayan ortamdan dolayı tanınmayan ve tedavi edilmeyen hastalıklara sebep olmaktadır. Ve bu sorunlar çocuklar üzerinde geriye dönüşü yıllar alacak etkiler doğururlar. Savaşın çocuklarının yaşadıkları öyle acılar var ki belgelenmesi çok zor ama bıraktıkları etki ölümüne kadar devam etmektedir. Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında her gün her saat ölüm var. Ölümden kaçan bugünün çocukları yarın büyüyecek ve haklı olarak Rus nefretiyle büyüyecek ve Rusya'dan intikam alacak... Aslında her savaş intikam nesilleri yetiştiren bir makinedir. Savaşın fiziksel olarak bıraktığı etkinin yanında birde psikolojik etki vardır ki bazen tüm tedavi yöntemleri yetersiz kalır. Savaşın psikolojik etkileri çocuğun yaş, cinsiyet, kişilik ve savaş sonrasında bulunduğu ortama bağlıdır. Eğer uzun süre aynı ortamda sürekli savaş çığlıkları duyuluyorsa bu çocuklar arasında depresyon ve anksiyete bozukluklarına neden olmaktadır. Hal böyle olunca da savaşın verdiği korkudan etkilenen çocuklar daha saldırgan davranış ve tavırlarla yaşamlarını sürdürürler. Oysa ki, bütün çocukların, çocuk hakları sözleşmesinde de belirtildiği üzere rengi dini ve etnik kökeni ne olursa olsun ve nerede yaşarlarsa yaşasınlar önemleri ve hakları eşittir. Buna rağmen savaşı savunanlar, savaşı oyun sananlar, savaşa methiye düzenler, savaşa çıkar gözüyle bakanlar, savaşı maharetmiş gibi gösterenler, savaştan nemalananlar dileğimiz o ki öldürülen mazlumların kanında ve yaşayan çocukların gözyaşında boğulmanızı dilerim. Sokakta top oynarken yere düşüp dizini kanatsa, ağlayarak annesine koşacak yaştaki küçücük çocukların savaşta yaşadıkları devasa acıları kim susturabilir. Hangi kutsallık, hangi değer, hangi din, hangi ideoloji, hangi insan haklarından soyutlanmış sistem ve kurum bir çocuğun savaşta kaybettiği dünyasını geri verebilir. Her savaşta yalnız savaşanlar ölmez, onlardan daha çok savaşmayanlar ölür. Son cümlemi ünlü yazar Yaşar Kemal’in sözleri ile noktalıyorum. "Savaşı biliyorum evladım. Yalnız insanlar değil, atlar, cümle mahlûkat, kurt kuş, börtü böcek, kelebekler, arılar, ağaçlar, otlar, hava, su, su da kırıma uğruyor."
Dr.İmbat MUĞLU