“Bugün basın emekçilerimizin, büyük mücadeleler vererek elde ettiği hakların gasp edilmeye çalışılması üzerine yürütülen ‘ikinci dalga mücadele’nin simgeleştiği tarihin yıl dönümüdür.

Fakat Türk basını bu yıl 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, demokratikleşme, çok seslilik ve düşünceyi ifade özgürlüğünden mahrum bırakılmış; sansür, işsizlik, düşük ücret, sosyal güvencesizlik, sendikasızlık, idari, adli ve siyasal baskıların hedefi haline getirilmiştir.

ü Ülkemiz dünya basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154’üncü sıralara kadar gerilerken,

ü Gazetecilerimizin yüzde 30’u işsizken,

ü İletişim fakültelerinden her yıl mezun olan binlerce gençten ancak yüzde 5’i mesleğini icra edebilecekleri bir iş bulabilir durumdayken,

ü Ve mesleğini yapabilen bu şanslı(!) azınlıktan 70’i bugün cezaevlerindeyken,

ü Devletin kaynak ve imtiyazları, yalnızca siyasal otoriteye biat eden sermaye guruplarına ve onların sahip oldukları basın-yayın araçları için seferber edilirken,

ü Haklı gerçek haber ve doğru bilgiyle buluşturmak isteyen özgür, bağımsız ve tarafsız ulusal ve yerel basın kuruluşları türlü baskılara ve ekonomik zorluklara göğüs gererek yaşam mücadelesi verirken;

Bugün 10 Ocak, bir kutlama günü değil muhasebe günü olarak karşımızda durmaktadır.

Basınımız da milletimiz de bu karanlık tabloyu en yakın zamanda alt edeceğine inancımız tamdır.

Çünkü Türk basının ve milletimizin, tarihe altın harflerle kazınmış mücadele ve zaferleri vardır.

Biz, işte bu tarihi birikimden yola çıkarak “Baskıya, sansüre, sömürüye inat; yaşasın 10 Ocak” diyoruz.

Bu düşüncelerle, tüm basın emekçilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.”