Farklı ülkelerden mülteci veya farklı nedenlerle Türkiye'ye iltica etmiş göçe zorlanmış kişilerin yeteneklerinin keşfedilmesi ve onların Türkiye ekonomisine kazandırmanın yollarına bakılmalı. Neden bunu diyorum çünkü ben bir genç girişimciyim özellikle devlet yetkililerinin dikkatlerini bu konuda çekmek istiyorum.

 Uluslararası Genç Girişimciler ve İş Adamlar Derneği (UGGİAD) yönetim kurulu üyelerinden genç girişimcinin kaleminden yazıyorum. 2016 yılında Türkiye'ye geldim zor şartlarda farklı alanlarda çalışmalar yaptım ki bunlar arasında en fazla çalışmış olduğum sektör yemek ve konfeksiyondur. Daha sonra 2020’den beri erkek güzellik salonu ve özellikle Ortadoğululara hitap edecek yemekler üzerinde işletme işletiyorum ve aynı zamanda eğitimime devam ediyorum giriştiğim bu girişimcilik sektörlerinden ticaret ile ilgili bazı tecrübelerim olmuştur bunları yazıya dökmek istiyorum.

Genç girişimciliği ilk kez bir girişim sürecinde yer alan veya yeni olarak bir işi başlatmış ve yaş olarak genç grubunda bulunan kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de genç girişimciliği son yıllarda stratejik önemi olan bir alan olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, birçok farklı konuda projeler geliştirerek sosyal dönüşümü sağlamayı ve sosyal değer üretmeyi amaçlayan sosyal girişimcilik çalışmaları da ülkeler için kalkınma ve toplumsal refahın yükselmesi için önemli bir etkendir.Küresel ekonomi şartları, gençlerin işgücüne yalnızca üniversite diplomasına sahip olarak değil, aynı zamanda her iş veya endüstride başarılı olmalarına yardımcı olabilecek insiyatif alma, sorunları eleştirel bir şekilde çözme ve etkili iletişim kurma becerisini içeren bir dizi girişimcilik becerisi ve tutumuna sahip olmalarını gerekli kılmaktadır. Bunları ve girişimcilik zihniyetinin bir parçası olan diğer becerileri öğrenerek, kariyere hazır olmak önemlidir. Sonuç olarak, girişimci düşünme gençliği geleceğe hazırlamakla ilgilenen birçok kuruluş için kilit hale gelmiştir.

Sıfırdan bir iş kurmak finansal sorunları olan ve kendilerine karlı bir iş kuramayan kişiler için her zaman bir endişe kaynağı olmuştur. Ticaret çok önemli bir kategoridir ve temelde tarih boyunca birçok insan yaşamayı ve hatta zengin olmayı başarmıştır bu yazıda ticaretin bu yönüne değinmek istiyorum. İş kurmamız veya ticaret yapmamız için düşündüğümüz şey öncelikle maddi kaynak değildir önceliğimiz olan kuracağımız iş hâkimiyeti ve kurduktan sonra o işi nasıl ayakta tutabileceğimizdir bahsettiğim bu iki kuralı bir araya getirdiğimizde başarıya yaklaşmış oluruz.

Şimdi gelelim yazının asıl hedefine. etrafımızda son zamanlarda yabancı veya mülteci konusu açıldığında ister istemez bir gerilim yükseliyor çünkü bu tür konular adeta siyasete yanlış malzeme olmuştur. Bir örnek vermem gerekiyorsa “Geri dönüşüm piyasasını Afganlar kapmış onlar yüzünden ekmek kalmamış denilir”. Kullanılan cümle adeta kışkırtıcı bir cümledir. İşin aslına gediğinizde hâlbuki işin hamallığını o kişiler yapmaktadır ve hiçbir güvenceleri de bulunmamaktadır. Bunun kanıtları da mevcuttur örneğin ayağını makinaya kaptıran Afganistan vatandaşı için onun yarasının sarılması ona yardımcı olunması gerekirken sorumlu olan firma yetkilileri tarafından diporta zorlanması gibi.

Bunu yerine gerçekten ihtiyaç sahibi ülkeye ve topluma yararlı olanların tespiti onların desteklenmesi daha fazla katkı sunabilmelerinin yolunu açmak Türkiye'de bulunan gençlerin onlara özenmelerinin yönündeki algıyı oluşturmak hem genci daha fazla üretime sevk eder aynı zamanda Türkiye'de bulunan gencin teşvikine sebep olur. Nefret yerini sevgiye bırakır. Malumunuz tarih boyunca büyük medeniyetlerin doğuşu farklı medeniyetlerin ve kültürlerin bir araya gelerek değerlendirmesinden doğmuştur tarihte bunun yüzlercesine rastlarsınız bunun güncel örneği silikon vadisidir. Silikon Vadisinin bu özelliği kazanmasındaki rolü girişimcilerin %80’ni yabancı kökenli vatandaşlardan oluşmasıdır. Yurt dışından Türkiye'ye gelen özellikle Afganistanlıların durumunu incelerseniz karşılaşacağınız tablo şudur ki en zor ve tercih edilmeyen işlerde çalışmaktadırlar.

Şahsım açısından şu her zaman soru olmuştur belli yasak meslekler haricindeki meslek ve ya iş grupları için çalışma izni alma zorunluluğu neden var? Ayrıca çalışma izni neden bu kadar zorlaştırılmış? Tam tersi olması gerekmiyor mu? Türkiye Cumhuriyetine gelmiş kişiler başta üretime ve ülkeleri ile ihracat yapmalarına neden imkânsağlanmıyor tabiri caiz ise nekadar ekmek o kadar köfte uygulanabilir. Devletimizin üretime ve ihracata vermiş olduğu önemin farkındayım Türkiye Cumhuriyeti ihracat yapabilecek kapasitedir. Bunları yapabilmeleri için önünde bazı engeller vardır örneğinyüzlerce yabancı iş adamları ticari faaliyetlerde bulunmak istediğinde karşılaştığı önemli sorunlardan bir kaçı şunlardır; çalışma izni, işyeri çalıştırma ruhsatı, banka hesapları, muhasebe ve diğer resmi konulardır. Ultra büyük fabrikalar ve ticaret yerleri hariç küçük işletmeler ve Kobiler resmi faaliyet yapamazlar belirtilen şartları taşıyamazlar. Yerine getirilmesi gereken en büyük sorumluluk ise 5 tane resmi Türk vatandaşını çalıştırmasına karşın bir yabancı çalışana çalışma iznin verilmesidir. Yabancıların işletmeleri daha Türkiye’de pek bilinmeyen revaçta olmayan bir durumdur. Hâlbuki güncel duruma bakıldığı zaman bu durumu net bir şekilde belirte biliriz ki buradabüyük bir ihtiyaç mevcuttur. Ancak yukarıda bahsettiğim mevzular çözülmezse bu sorunlar devam eder. Devletin bunları görmesi gerektiğini düşünüyorum.