imbatmuglu @ gmail.com

Afganistan 19. Yüzyılda Orta Asya ve Ortadoğu başta olmak üzere stratejik her bölgeyi kendi menfaatleri doğrultusunda şekil vermek isteyen güç aktörlerin ‘‘Büyük Oyun ‘’ planın tam ortasında kalmıştı.  Büyük oyun kurucularından SSCB asırlara sâri olan “sıcak sulara inmek” hedefini gerçekleştirmek için Afgan topraklarına bir yandan inerken, diğer bir taraftan ise 1839’dan beri İngilizlerin imparatorluklarının incisi olan Hindistan’ı korumak için Afganistan’ı elde tutma ideali ve Orta Asya'da ilerleyen SSCB’nin önünde set olmak için çoktan işgale başlamıştı. Afgan halkının bağımsızlıklarını korumak için yaptığı mücadele sonucunda dönemin süper gücü İngilizleri barışı kabul etmek zorunda kaldı. İngilizler ’in 1947'de Hint Alt Kıtası'ndan çekilmesi ile Afganistan güneydeki tehdit bitti ama kuzeyde Sovyetler Birliği'nin artarak devam etti. SSCB’nin fiili olarak Aralık 1979 ‘de başlayan Afganistan işgali ülkeyi kısa bir sürede ve etkisi bugüne dek süren bir çıkmazın, kaosun, güvensizliğin hatta çöküşün eşiğine getirdi. Siyasi, ekonomi, sosyoloji, psikoloji, istihbarat, askeri alan ile toplumu ayakta tutan ve hayati öneme sahip değerlerin başında gelen millet olma bilincini yok etme projesi olan böl, parçala, yönet planları dahilinde Afgan halkı bir anda onlarca grup, örgüt veya başkaca bölünme sıfatlarına tabi tutularak kendi arasında ölümüne çatışmaya başladı/halende devam ediyor. 38 yıl süren Sovyetler Birliği işgali Afganlıların büyük direnişi sonunda bitti. Lakin ülkeyi bu kez birden çok tehdit ve tehlike bekliyordu. Ülke huzur yerine yeniden bir iç savaşın içine sürüklendi. Afganistan’da bu kez savaş ağaları kendi bölgelerinde derebeylik tarzı bir hüküm sürerek halka zülüm yaptı. Yolsuzlukların, infazların, cinayetlerin ve her türlü hukuksuzluğun ayyuka çıktığı bir dönemde Taliban örgütü sahnede yerini aldı. Kuruluş felsefesini Afganistan'da İslam'a dayalı bir yönetim getirmek olarak tanımlayan Taliban; kısa bir süre sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olan on binlerce savaşçı ile kendinden söz ettirmeye başladı. Pakistan İstihbarat Teşkilatı (ISI) tarafında askeri eğitim alanında destek aldı. Ayrıca kuruluş aşamasında bu kadar kısa bir sürede on binlerce savaşçı ve silaha sahip olan Taliban’a maddi desteği kim ya da kimlerin sağladığı halen belirsizliğini korumaktadır. (Pakistan, bazı Körfez ülkeleri ve Avrupa’dan para ve silah desteği aldığı dönem dönem gündeme gelmiştir.) 3 Kasım 1994'te Afganistan'ın ikinci büyük kenti Kandahar'ın kontrolünü ele geçiren Taliban, 1995 yılında ülke genelinde ondan fazla kentte kontrolü sağladı. Taliban; Pakistan İstihbarat Teşkilatı’nda aldığı psikolojik harp eğitimlerini sahada uygulamaya koyarak halkın desteğini kısa bir sürede aldı. Kontrolüne aldığı bölgelerde önce yolsuzluk ve rüşveti ortadan kaldırdı, sonrasında adaleti ve güvenliği tesis ettiği için Afgan halkı arasında popülaritesi günden güne arttı. Taliban, 1995 yılında Kabil’e çok kez saldırı gerçekleştirmesine rağmen başarılı olamadı. Çünkü Kabil’de Sovyet işgaline karşı başlatılan cihadın ünlü komutanlarından biri olan Tacik komutan Ahmet Şah Mesut ve cihatçıları vardı. Taliban ağır kayıplar sonrası bir süre sessizliğini korumuş olsa da 1996’nın son aylarında tekrar saldırıya geçti. Ahmet Şah Mesut Kabil’de kanlı sokak çatışmaları ve ölümlerin olmaması için, kendine bağlı tüm güçleri Kabil'den çekti. Bunu fırsat bilen Taliban Kabil'e işgal etti. Ve ilk işi Devlet Başkanı Muhammed Necibullah Ahmedzay ile kardeşi Şahpur Ahmedzay idam etmek oldu. Taliban kısa bir sürede Afganistan İslam Emirliği ismi ile hükümet kurdu ve Molla Ömer'i de Emirel Müminin (Müminlerin emiri) olarak ilan etti. Kendilerince Müminlerin emiri (Müslümanı kılıçtan geçiren, hayatın her alanından kadını soyutlayan, kız çocuklarını yok hükmünde sayan, şiddet ve ölüm üzere kurulu olan bu örgütün bir Müslüman olarak şiddetle kınıyorum. Bunlar Müminlerin emiri değil olsa olsa İslam düşmanı iş birlikçilerinin emir eri olur.) Molla Ömer adına camilerde hutbe okundu. Taliban’ı hükümet olarak Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Pakistan resmen tanıdı. Taliban başlangıçta ekran karşında nispeten yumuşak bir görünüm vermiş olsa da sonrasında gerçek yüzünü fazla saklamadan gündelik hayat başta olmak üzere, kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı. Kadınlara peçe zorunluluğu getirildi ve yüzü görülen kadınlar sokak ortasında kırbaçlandı. Tüm iletişim araçları ve müzik yasaklandı. Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi. Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi. Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi. Taliban korku hükümetinin uygulamaları birçok kesim tarafından kabul görmedi. Taliban’a karşı olan irili ufaklı gruplar Burhaneddin Rabbani liderliğinde bir araya gelerek karşı mücadeleye başladı. Taliban on binlerce savaşçı ile 1997'de Mezarı Şerif'e saldırdı ve çok büyük kayıplar verdi. Ölüm ve öldürmeyi kendine tarz seçen Taliban, intikam alma duygusuyla 1998'de El Kaide örgütünde büyük bir destek alarak yeniden Mezarı Şerif'e saldırdı ve siviller dahil binlerce kişiyi öldürerek ya da çeşitli bahanelerle idam ederek adeta toplu bir katliam yaptı. İntikam sadece insan özelinde olmadı; ayrıca öldürdükleri kişilerin evlerini, işyerlerini ve araçlarını da yaktılar. Tarih 1999’u gösterdiğinde Ahmet Şah Mesud'un kontrolündeki Penşir Vadisi hariç tüm Afganistan Taliban’ın kontrolüne geçmişti. 11 Eylül 2001’de Amerikan finans sisteminin kalbi New York ve Washington'a yönelik terör saldırılarından iki gün önce yani 9 Eylül 2001 tarihinde Tacik komutan Ahmet Şah Mesut kendisiyle röportaj yapmak isteyen Belçika pasaportlu ve Fas asıllı iki kişinin intihar saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Tarih bu kez 2001’i gösterdiğinde bütün dünya için ama özellikle Afganistan ve Taliban için sonucu çok çok ağır bedeller içeren yeni bir kanlı hanenin açılmasına sebep olacaktı. Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 3 kişinin ölümüne neden olan ve ülke tarihinin en büyük terör saldırısı olarak kayıtlara geçen 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD yönetimi Irak ve Afganistan’a çeşitli bahanelerle müdahale etme kararı aldı.Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Taliban'ın ABD'nin El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in iadesini reddetmesi üzerine 7 Ekim 2001'de Afganistan'ı işgal ederek Taliban rejimini devirdi ve ülkede iktidara Batı'ya daha yakın duran Hamid Karzai geçti. Taliban elindeki tüm şehirleri ve gücü kaybetti. Dağlara çekilen örgüt 2002'den sonra bebek katili PKK terör örgütünün gerilla taktiği ile ABD ve Afganistan hükümetine karşı savaş vermeye başladı. Taliban sonrası gelen Hamid Karzai ve Eşref Gani hükümetleri demokratik seçimlerle gelmiş olsalar da ABD’nin gölgesinde 20 yıl boyunca hiç güçlü yönetim olamadılar. Rüşvet ve yolsuzluk aldı başını gitti. Halk; mutsuz, huzursuz ve umutsuz olarak her gün yeni bir güne başladı. ABD'de yapılacak olan 2020 seçimleri öncesinde Donald Trump ikinci kez başkan seçilmek için Afganistan'daki uzun süreli savaşa son vermenin bunu sağlayacağını düşünüp Şubat 2020’de Taliban ile barış anlaşması imzaladı. Anlaşmanın tarafları sadece ABD ve Taliban'dı. Taliban, Afganistan'ın nasıl ve kimin tarafından yürütüleceğini Afgan hükümetiyle müzakere edecekti. ABD, Afganistan'dan asker çekmeye Trump döneminde başladı. Taliban ve Afgan hükümeti arasındaki yüz yüze görüşmeler Eylül 2020'de başladı. ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden, Trump'ın anlaşmasını uygulamaya devam etti.  İki hafta sürmeden ülkenin tamamını ele geçiren Taliban’ın, sayıları 350 bin civarında asker ve polise sahip olan ve hem askeri hem de lojistik olarak daha iyi bir durumda bulunan ve milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan Afganistan ordu güçlerine karşı kısa sürede üstünlük sağlamasının arka planını çok iyi incelemek gerek. ABD 20 yıl süren Afganistan savaşında 2 bin 448 askerini kaybetti ve 20 binden fazla askeri de yaralandı. Ayrıca 2 trilyon dolardan fazla harcama yapıldı. Savaşta şimdiye kadar toplam 172 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Bütün bu rakamları göz önünde bulundurduğumuzda Amerika’nın Afganistan’dan çekilme kararı çok düşündürücü. Amerika hiçbir zaman çıkarı olmayan bir işe girmez; mutlaka bir planı vardır, daha düne kadar dünyanın en tehlikeli terör örgütü olarak gördüğü Taliban ile hangi gizli anlaşmaları yaptılar ki altın tepside ülkeyi teslim ettiler? Acaba bu gizli ve kirli anlaşmanın bir maddesinde Taliban’ın zulmünden Afganların Türkiye’ye doğru göçe zorlama maddesi de var mı?

 

Dr. İmbat MUĞLU