veyseltanerucar @ gmail.com

Dönemsel, aylık, iki haftalık, haftalık gibi aralıklarla yayınlanan, içerik ve reklamlar açısından diğer basılı mecralara göre daha fazla detayın ve sınırsız fikir üreticiliğinin kullanılabildiği bir mecra olma özelliğini hala koruyor dergiler.

Evet; hâlâ koruyor dememin nedeni; internetin yaygınlaşması ve görsel medya. İnternet ve Görsel medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte geleneksel medyanın gerileyeceği ve zamanla yok olacağı inancı kimilerinde var olsa da, veriler, geleneksel medya unsurlarından biri sayılan dergilerin hayatımızın içerisindeki payının küçümsenemeyecek düzeyde olduğunu gösteriyor.

Dergiler hayatımızın içerisine o kadar girmiş ki neredeyse yaşantımızın her evresi için bir dergi çıkarılır hale gelmiş. Basın yayın ve enformasyon müdürlüğü verilerine göre Türkiye de yerel ve ulusal 3000 e yakın dergi çıktığını biliyor muydunuz. Hepimiz ofisimiz de, masamızın üstünde, kütüphanemizde, arabamızda muhakkak bir yerler de bu dergilere yer veriyoruz. İçerik olarak kendimizden nükteler bulduğumuz bu dergileri belki bir satır, belki bir resim, belki bir makalesi için saklıyoruz. İçindeki bir reklam ya da bir resim hoşumuza gidiyor ve sürekli bulundurmak istiyoruz. İşte bu yüzden dergiye verilen reklamların daha kalıcı olduğunu bilen şirketler dergilere ayrı bir önem verirler. Ya da ilk hikayelerini dergilerden okuyan anne-babalar dergileri başka bi severler. Fikirlerinin tam manasıyla hedeflenen kitleye ulaşacağını bilen yazarlar da dergilerin önemini daha iyi bilirler.

Hepimizden bir şeyler vardır dergilerde. Sınırsız makaleleri olan yazarların, dergilerden vazgeçememe nedeni de bu olsa gerek. Bir dergi yazarı şöyle demişti ;” Dergicilik vefa dır.” Nasıl öyle olmasın ki. İlk yazılarını dergilere yazanlar, ilk haberlerini dergilerde okuyanlar, çocuklarına okuma alışkanlıkları olsun diye dergiler alanlar dergilere ve dergiciliğe nasıl vefa çerçevesinden bakmasınlar. Nasıl vazgeçebilsinler; tezgahtarları çığırtkan olmayan ve olamayan bu pazarından. Öyle ya dergiler aynı zamanda bir Pazar değimlidir. İlim isteyen ilim, fikir isteyen fikir, ticaret isteyende ticaretini bulmaz mı dergilerde. Dememiş miydik dergiler hayatımızın her evresinde ve yerinde diye.

Adına her ne derseniz deyin; dergilere reklam gözüyle bakan bir şirket için katalog,araştırma yapan bir mühendis için danışman, ilim yuvası, makale pınarı olarak gören bir yazar için minik bir kitaptır aslında dergi.

Hayatımızda bu denli yeri olan dergilerde yeni nesil sıkıntılarda yok değil elbet. İlme ve fikre olan vefa dan uzak, tiraj kaygılarıyla yapılan hatalar. Okunmuyor diye kısa tutulmaya çalışılan yazılar ve görselle şişirilerek içerikten yoksunlaşan sayfalar. İçeriği zenginleştirmeye çalışırken belkide farkında olmaksızın içerikten yoksunlaşmış ve içeriği sığlaştırılmış olan konular. Bunlar gibi belki daha fazla sorunları da var dergilerimizin. Ancak hala ayaktalar ve iyi ki de ayaktalar. Sıkıntılı bütçeler yüzünden kapanmaya mecbur kalan dergilerin yerine başka dergilerin geçmesi de dergiciliğe gönül verenlerin gösterdiği vefanın unsuru olsa gerek.

Yazılı basında rolünün kalıcılık anlamında çok büyük olduğunu unutmadan, her türlü sorunlarının çözümlerinde ya da işleyişlerinde ki renovasyonların da dergilere katkılarda bulunması ve yaptığımız bu katkıların gelecekte bir dostumuzun kütüphanesine koyduğumuz bir fikir tuğlası olduğunu unutmamalıyız.

Selametle ;
Veysel Taner Uçar