veyseltanerucar @ gmail.com

“Bazen seni sevmiyorum,sonra geçiyor..” diyor du Cemal Safi. Evet tam duygu böyledir bu şehir için. Ve hatta kızgınlığınız geçtikten sonra kalbinizde büyük bir sevgi ve dimağlarınızda onsuz olmayacak bir hayat kalır.

Sevmeyene sevdiremezsiniz, sevenide anlayamazsınız.

Denizi yok, adamı bi garip bide soğuk hava...

Bayanlar baylar burası Ankara...

Hani derler ya kapatın gözlerinizi bir yolculuğa çıkıyoruz diye. Sakın siz gözünüzü kapatmayın bu yolculukta. Çünkü gözünüzü kapatırsanız bir yanda Timur'un atlarının kanlı nallarının sessiz çığlıklarını duyarsınız diğer yanda ağaç dibinde otururken toprağı eşeleyip bulduğu Hitit parasını fırçalayan Altındağ’lı bir çocuğun ıslık sesini.

Montunuzu giyin dışarı çıkıyoruz,hava soğuk. Çünkü Altındağ karlar altında.

Devlet resmiyetinin kravatlı soğuk gri yüzünün yansıdığı bir semtin ara sokaklarında dolaşmaya çıkıyoruz. O hep duyduğunuz bilindik semtlerde ya da o çok ünlü tren garında falan değil. Ankara'nın göbeğinde, kalbinde şarkıların yazıldığı,aşkların yaşantığı,politikaların kurgulandığı ancak adını hep gizleyen bir semt.

Hanımlar beyler; kapuşonlarınızı kapatın ya da montlarınızın yakasını kaldırın,ellerinizi de cebinize sokun ve adımlarımı izleyin. Kaybolabilirsiniz. Çünkü burada sokaklar birbirine benzer. Evet, burası Aydınlıkevler.

Ahmet Arif’in tabiriyle “Gecekondularda hava bulanık puslu/Altındağ gökleri kümülüslü” şeklinde bir gecekondu semti değil. Altındağ’ın gecekondu muhitiyle daha bi lokal zenginlik içeren şehrin arasında kalmış memur semti dir Aydınlıkevler. Pek kimse bilmez samsun yolunun kenarında ki bu sokakları hafif yokuşlu semti.Ama her protokol önünden geçmek zorundadır buranın. Çünkü bir tarafı samsun yoluna bakan bu semtin diğer tarafı protokol yoluna bakar.

Semtin yıllarca bir ucu sağcı diğer ucu solcu olmuş, sokakları bir çok kavgaya tanıklık etmiş.  Garip olan şu ki; yine o yıllarda bugünkü Altınpark arazisi amerikalılara ait bir golf klübüymüş ve amerikalılar Aydınlıkevlerin ve çevre semtlerin çocuklarının bu kavgalarını oradan izlemiş.

Garip... neyse bu başka bir mesele.

Buyrun burdan Şehit Cemalettin caddesine. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını barındıran bina hala bu caddede. Deniz Gezmiş ve arkadaşları aranmaya başlayınca biraz daha semtin içinde olan Erkadın sokağa taşınmışlar. Onlar Erkadın sokakta siyasi kararlar alırken Cemal Safi ise Kovan sokakta almina ya şiir yazıyordu belki kim bilir. Aydınlıkevler'in göbeğinde Cemal Safi şiirlerini yazarken,Deniz Gezmiş siyasi kitaplarını okurken Talat Tokat ile oğlu Metin Tokat bir gün ünlü bir hakem olacaklarından habersiz birkaç sokak ilerde oturan Trabzonsporlu Tolunay ile şu aşağı Çevreli sokaktaki kahvede spor haberlerini okuyorlardı belki. Yaşları birbirine yakın olsaydı olabilirdi belki ama düşünmesi bile güzel. Nede olsa hepsi bu semtin çocukları.

Üşüdüzmü? Biraz daha sabır. Bu sabrınıza karşılık çok dar olmayan, kaldırımlarından araç parkından dolayı yürüyemediğimiz Semtin göbeğinde bulunan sinemanın karşısında ki Yılmaz Erdoğan’ın oturdu evin önünde araçlardan bir yer bulabilirsek kaldırıma oturalım ve o şiirinde bahsettiği  gibi Tuzsuz ay çekirdeği çitileyip yanı sıra bafra içelim. Sonra hep bir ağızdan Ankara’ya Öyle yakışırdı ki kar şiirini okuruz. Eski halini hatırlıyorum da şuanda kendi ilkokuluma çocuğunu götüren bir baba olarak ne ilkokulu nede semtin havasını eskisi gibi görüyorum. Her evin bahçesinde en az bir meyve ağacı vardı mesela bizim zamanımızda. O kıymetli meyve ağaçlarına dalma operasyonları yapan, sokakta tombik,saklambaç ve sakızdan çıkan envayi çeşit kart oyunlarını oynayan çocuklardık. Orta direk ailelerin çocukları. Büyüdük,belaya bulaşma sözleriyle evden uğurlandık parası önemli olmayan sigortalı işler aradık. Kah bulduk,kah bulamadık. Ve hala bu semtteyiz. Bu semtte olmayan bu semtin çocuklarıda hala bu semti ziyaret ediyor merak etmeyin.

Size bunları anlatırken 48 yılını bu semte hizmete adayarak ülkenin aralıksız en uzun muhatrlık yapmış kişisi olan rahmetli Necdet amcaya da hak vermiyor değilim. Bu semt nasıl bırakılır.

Çekirdekler ve bafralar bittiyse devam...

Aydınlıkevler o yıllarda bu hengamede iken Şehit Cemalettin caddesinde yazılan 40 dan fazla Cemal Safi şiiri size Orhan Gencebay tarafından seslendirilmiş,ülkenin spor sahalarında topcuları ve hakemleri koşmuş,politik sahalarının her yüzünde fikir beyanatında bulunulmuş,kah edebiyatı kah memur ve ekseri sitelerde çalıışan esnafıyla olsun semt tarihe çocuklarıyla geçmiştir. Ahmet Arifin tabiriyle ekmeğe, aşka ve ömre,küfeleriyle hükmeden ciğerleri küçük, elleri büyük, nefesleri  avuçlarına yetmeyen  çocuklarıyla.

Hanımlar beyler; burası Aydınlıkevler. Size hiçbir zaman pembe düşler vaad etmeyen  ve tabi sizi hiçbir zamanda da siyaha bulamayan, aşkta da parada da aklınıza ne gelirse işte, ümitlerin ve ümitsizliklerin arasındaki gri politik şehir Ankara’nın sessiz semti.

Bazen seni sevmiyorum,sonra geçiyor be Ankara.

Selametle