Yalnızca bir arınma değil, aynı zamanda bir arayış gecesidir bu kandil. Ameller içinde ihlası, duygular içinde samimiyeti, niyet içerisinde Allah’ın rızasını arama eylemidir. Hangi güzellik içinde saklı olduğu bilinmeyen bir sırdır bulunmak istenen. Belki bir kandil duygusunda, belki bir iyilikte, belki de büyüklerin, yaşlıların veya hastaların duasında saklıdır. İşte o gizli hazineyi aramak ve unutulmuş huzuru bir kez daha nefislerimize hatırlatmanın vesilesidir kandilimiz…
Berat gecesi, içsel bir hesaplaşmanın ve affın gecesidir. Ancak o affın, yalnızca Allah’tan geldiğini bilir insan. Gecenin manevi gücünü arkasına alarak kandilde öyle bir ruh yakalar ki, gözleri yaşarır, burun kemikleri sızlar, içinde ilahi bir özlem barındırır. Kalpler atar. O küllenmiş sevgi, huzur ve kulluk özlemiyle birleşerek tekrar hatırlanır.
Bize düşen her geceyi kandil bilmek, her fırsatı beraatımıza sebep kılmak, her nefesi bize vereni hatırlamak ve anmak olmalıdır. Bu şuur düzeyi insanı bir başka geliştirir. Bir arınma fırsatı sunar. İşte kandiller bu zembereği kurmanın altın anahtarıdır. Zira dönem ve zaman değişse de mana itibariyle değişen fazla bir şey yoktur. Değişen sadece kandil gecelerinin takvim günleridir. Yoksa gece yine aynı gece, nur yine aynı nurdur. Hz Âdem ile başlayan insan olma ve kulluk yolculuğu kıyamete kadar var olmayı sürdürecektir.
Bu gecenin önemi, hem Kur’an-ı Kerim'den hem de sahih hadislerden anlaşılmaktadır. İslam âlimleri, Duhân suresi’nin Berat gecesi'ne işaret edildiğini belirtmişlerdir. "Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz, insanları uyarmaktayız. O gece, her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle belirlenir." (Duhân, 44/1-4) Hadisi Şerifte ise Efendimiz (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Şaban’ın on beşinci gecesi olduğu zaman, o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünü oruçla değerlendirin.” (İbn Mâce, İkâmet, 191)
Kandil gecesinde başka neler yapmalıyız? Elbette beratımıza vesile olacak amelleri yakalamaya çalışmalıyız. Peygamber Efendimiz’in sünnetine uygun olarak bu mübarek geceyi en güzel şekilde değerlendirebiliriz. Tevbe ve istiğfar önceliğimiz olmalıdır. Rabbimizden günahlarımız için bağışlanma dilemeliyiz. Zira içten bir pişmanlıkla yapılan tevbe, Allah katında karşılıksız bırakılmaz. Gece namazı kılmalıyız. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.), Berat gecesi'nde uzun secdelerle, içten dualarla namaz kılmıştır. Bu gece kılınacak teheccüd namazı, ilahi rahmete erişmek için büyük bir fırsattır. Kur’an-ı Kerim okumalıyız.
Ayrıca tefsirlerden ve meallerden Kuranı okuyarak ilahi mesajı anlamaya çalışmalıyız. Bu gece, özellikle Duhan suresi ve Yasin suresi okunarak hem kendimize hem de ümmetin affı için dua edebiliriz. Kur’an ayetlerinin manası üzerinde tefekkür ederek hayatımızda tatbik etmeyi amaçlamalıyız. Ellerimizi semaya açarken aynı zamanda muhtaçlara yardım elimizi uzatmamız gereken bir zaman dilimidir. Efendimiz (s.a.v.), “Sadaka belayı def eder ve ömrü uzatır.” (Tirmizî, Zekât, 28) buyurarak sadakanın önemini vurgulamıştır. Yine gönül almak ve helalleşmek de önemlidir. İnsan, gönül kırgınlığı ve dargınlık içinde olduğu kimselerle de helalleşmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kin ve kırgınlıkla ölmemeyi, herkesle barış içinde yaşamayı öğütlemiştir. Bu gece, kalbimizde yük olan dargınlıkları bitirme, affetme ve af dileme gecesidir... Temiz niyet sahibi bir müslüman elbette kendisini bilir. Sorgular ve Rabbine nasıl yaklaşacağını da kalben hisseder, aklı ile keşfeder. Adetten öte bir bilinçle geceyi değerlendirme fırsatını kendi imkân ve ölçüleri dâhilinde sağlayabilir…
Kandilimiz; ruhlarımızda meydana gelen derin kırılmaların tamircisi, acılarımızdan arınmanın vesilesi, manevi mücadele gücü kazanmanın aracı ve zorluklara karşı direnç artırabilmenin fırsatı olsun inşallah.
Beraatımıza vesile olması duası ve niyazıyla gecenizi tebrik ediyorum.